25 Ocak 2008 Cuma

Gary Moore ne tür muzik yapar?

Hayır yeni nesile Gary Abi’nin ozellikle ağır Abi takıldığı dönemleri anlatmak boynumuzun borcudur der, kolları sıvarız…

Skid Row adlı grupta başlar Gary Abinin gitar seruveni daha henuz 17’sinde: “Folk, blues harmanlanır, sertce çalınır”. İlk solo albumu Grinding stone’da da benzer tarzı sürdürür, işin içine biraz da Jazz eklenir. Derken 77’de super baterist Hiseman’ın Colloseum II’sine dahil olur. Bu grubun üç albumunde de çalar. Tarz genelde progressive, heavy fusion’dur. Bu arada Gary artık hamlık ve pişme dönemlerini atlatmış, yani olmuştur…

70 sonlarında tarzında değişim başlar. Back on the streets (78) albumunun yarısı jazzrock ise geri kalanı sapına kadar hardrock’tur! Hayır belki back on the streets ve fanatical fascist gibi anarşi yüklü parçalar anca sert yorumlanır diye dusunmustur Gary Abi

80’lerde Gary Abi bolca rocker’lara çalışır ve bizi mest eder. Sıkı bir Hard Rock albumu olan Corridors of power’dan sonra victims of the future bize gore bir metal başyapıtıdır, Gary’nin sound olarak da en sert albumudur. Bu dönemdeki konser albumu de sert ve guzeldir: we want moore! Run for cover (85) le biraz yumusar Gary Abi. Ama albumun surprizi de Thin Lizzy’nin herseyi Phil Lynott’dur! Bu albumden Out in the fields'a kulak verelim:



Empty rooms’un yeni synth’li light yorumu da victims of the future’daki ilk haline göre pek cılız kalır. Oradaki uzun harika solo ikinci yorumda yoktur ki bu klibal aksiyonu yemeyiz… Wild frontier’da tekrar biraz sertleşir, bolca Irlanda melodilerine yer verir. Dönemin son albumu After the war bazı şarkılarında back vokal yapan Ozzy’nin etkisiyle heavy’dir, Irlanda melodileri de devam edeyazar…

Bir de albumlerindeki guzel cover’lardan bahsedelim. Back on the streets’deki don’t believe a word’un orjinali Thin Lizzy’e ait, ama ritmi daha hızlıdır. Corridors of power’da free cover’ı wishing well, Victims of the future’da ise Yardbirds cover’ı shapes of things to come gayet iyi yorumlardır. Dirty fingers albumunde, Animals’dan bildiğimiz don’t let me be misunderstood’u da GS’lı tribun dostlarımıza öneririz, nakaratında bolcana “laylaralaylaralay Galatasaray” diye bağrınabilirsiniz Wild frontier’daki friday on my mind’ın orjinali Easybeats’e ait, ancak parcayı shadows meshur etmistir, amma Gary Abi’nin yorumu başkadır, 10 numaradır…

90’larda Gary hem kendisinin, hem de rock müziğin özüne döner: blues yapar, ama en sertinden  Şu an Gary dinleyenler onu ağırlıklı olarak bu kimlikle tanır. Ama bizim gözümüzde Gary Abi sapına kadar hard’n heavy’dir! Ne tarz çalarsa çalsın kendine has gitar tekniğiyle virtüöz olarak da ilk göz ağrımızdır…

Hiç yorum yok: