27 Eylül 2008 Cumartesi

RIP Clifford Lee Burton!


62’de San Francisco California’da doğmuştu Burton! Anne ve babası gibi o da hipi’ydi. Kıyafetleri en dar paça olanından kot, arabası ise 72 model bir kaplumbağa! Okumayı severdi, üniversiteye de bu sebeple gitmişti.

82 sonlarında Metallica kadro kurmaya çalışırken iki elemanı ile başı dertteydi. Biri bascısı Ron Mc Govney, diğeri ise gitaristi Dave Mustaine. Birinin derdi ilgisizliği, diğerininki ise özel hayatına dikkat etmemesi. İşte Cliff 1982 yılının Ağustos ayında keşfedildi. Lars ve James, Cliff'i Los Angeles'de Troubadour’da dinledikleride, adamın bas gitar çalışından acaip etkilenmişlerdi. Sonrasında gruba katılması için çabaladı durdu ikili ve bunun için grubun San Francisco’ya taşınmasını dahi göze aldılar. Sonra grubun çıkışı başladı… Cliff bir bascıdan çok öteydi. Kullandığı wah wah pedalı ve distorsiyonlu basıyla attığı sololar ve vurduğu ritmler, bunun yanı sıra şarkılara yaptığı katkılar ve entellektuel birikimi ile Metallica’ya inanılmaz bir hava getirdi. Tabi sorunlu Mustaine’in yerine Exodus’tan transfer edilen Hammett ile de kare as tamamlandı…

Metallica her çıkardığı albumde bir öncekinden daha iyisini yaparken 86 Master Of Puppets’la zirveye oturdu. Thrash gibi agresif bir tarzla beğenilmek, yığınla album satmak, turnelerde stadları doldurmak, Pink Floyd’dan beri müzik piyasasının yaşadığı en büyük depremdi. İşte her ne olduysa MOP turnesinin Avrupa ayağında oldu ve grup otobusle Stockholm’den Lars’ın memleketi Kopenhag’a konsere giderken Cliff trafik kazasında hayatını kaybetti:-(

Cliff’in Anesthesia, Seek and destroy gibi şarkılara yaptığı katkıları düşünün ve tüm zamanların en olağanüstü albümü olan Master Of Puppets’taki izlerini… Cenaze töreninde de kendi parçası Orion’la uğurlandı Cliff son yolculuğuna… Sonrasında Metallica’nın siyah beyaz matem dönemi başladı. Grup üyeleri yaşadıkları büyük travmaya karşın, Cliff’in yerini Newsted’le kısmen telafi ederek yollarına devam ettiler. Olağanüstü bir albüm olan And Justice for all ve son düzgün sound’lu Metallica albümü (Black Album) onun anısına siyah beyazdı, albüm kapaklarından kliplerine kadar. Ve Cliff’e adanan AJFA’daki To live is to die’ın,

"When a man lies he murders some part of the world
These are the pale deaths which men miscall their lives
All this I cannot bear to witness any longer
Cannot the kingdom of salvation take me home."


Şeklindeki sözleri hepinizin bildiği üzere Cliff’in ölmeden önceki son karalamalarıydı…

Özellikle Hetfield’ın özel hayatında yaşadığı girdabın bir numaralı nedeni Cliff’in ansızın ölümüydü. Nitekim Lars gibi acaip kendini beğenmiş bir adam dahi onun ardından, "Cliff Burton Metallica gibi bir grubu, kaliteli bir grup yapan o vahşi ruha sahip adamdı. O yalnızca basçı ya da şarkı yazımına yardımcı olan gruptaki herhangi biri değildi, O Metallica'nın göğe çıkmasını sağlayan adamdı. Ölümünden sonra, Metallica ruhunu ün ve para için sattı - onun asla uğraşmak istemeyeceği şeyler için. O "Black Albüm"e ya da kahrolasıca "Load"a asla izin vermezdi. Metallica basçısını kaybettiği zaman, ruhunu da kaybetti." demişti…

Tam 22 yıl once daha 24 yaşında kaybettik onu ve çok özledik: “Ispanyol paça kotu, Misfits dövmesi, agresif çalış stili ve tabii ki distorsiyonlu basını".. Rahat uyuyasın…

26 Eylül 2008 Cuma

Icon or Poser?



Malum biz taptıklarımızı icon, bizi kıl eden müziği şöhreti için kullananları, müziği sadece görüntüden, fizikten ibaret sayanları da Poser'la etiketliyoruz blogda. Son albumle tekrar eski gunlerine donme çabasına giren Metallica'nın frontman'i James'in parmak arası terlik, trendy bermuda ve armanili alışveriş torbası bizi karışık düşüncelere itti! Icon mu, poser mı yorumu sizlere bırakıyoruz...

Fotoda Justice şarkisina yapilan uyarlama, tribun ağzıyla beste de leziz olmuş:-)

25 Eylül 2008 Perşembe

Boncovi ve saz arkadaşları!


Popmetal (!) ilahları Bonjovi ve arkadaşları ilk dönem konser afişlerinden birinde! Ortaya John abiyi koyun yakışıklı çıksın, ha diğer arkadaşlar görünmese de olur…

23 Eylül 2008 Salı

Ne kadar Yüxexes?

Epeydir müzik dergisi almıyor, Rock popun içine boca edildiğinden beri acaip seçici ve şüpheci olmuş netten süzdüğüm haberlerle idare ediyordum! Geçen Ezequiel Yuxexes aldım diyince ben de bir deneyeyim dedim. Ama moruk bir metalci olarak beğendiğimi de söyleyemeyeceğim. Güven Erkin Erkal’ı saygıyla anar, arada bir programına dikiz atar, ama dergiye para vermem…

Bir kere bu isimde iddialı bir derginin kapağına inatla piyasa rocker’ı cilalı kısa saçlı çocukların çıkarılmasına uyuzum! Adı güzel gerisi boş Gripin’den bahsediyorum illaki. Ben hala rocker diyince salaş, samimi, saçı uzun ve mümkünse abuk model olmayan kafalı insanları görmek istiyorum. İnadına tutucu, alayına tehditkarım bu konuda! Taviz de vermiyorum. Müzik piyasasında rokcu, metalci geçinen adamın da taviz vermesini kabullenemiyorum. Nejat Abilerini, Moğol atalarını feyz almayacaklarsa sittir olup gitsinler:( Mertce biz piyasa rockerıyız, rockdan yararlanır popun nimetlerini sömürürüz diyebilsinler, adam olsunlar!

Sonra derginin içeriğinde brit pop, punk vs gereksizliklerin dışında Cenk Taner, saçlarını rock için Ağırtan Tibet, nostaljik Abdullika sayfası ve Ortacgil Ustad gibi değerli şahsiyetlere yer verilmiş, eyvallah (Guven Erkin tonlamasıyla:-). Ama Ortacgil’in adı kapağa lütfen yazılmış, zor buldum:(

Bir de vahim metal hataları var: Röportaj yapan kızımızın daha Mosh’un anlamını bilmemesi, şimşek logosu ile geri dönen Metallica’nın son ASY konser posterinde hala poppy logosunun kullanılması gibi (aha bir altta son album!)… Real Metallica is back, don’t you see!!!

Neyse başlıktaki soruya cevabı siz verin, ya da sorun: Ne kadar satar?

20 Eylül 2008 Cumartesi

Şimşek logo geri döndü!

Sonunda Metallica’nın yeni albümünü çıktı piyasaya. Tahmin ettiğimiz gibi son başarısız dönemlerin aksine Metallica tekrar sound ve tarz olarak zafer yıllarına, yani 80’lere döndü. Sololar, riffler, sertlik dozunda. Album en çok Master of puppets ve And Justice for all’u anımsatıyor ki bu bile alıp dinleme gerekçesi! Yalnız yeni yetme metallica'cılar bozulabilir bu işe, anne / baba bu album çok sert diyebilirler:)

Bu album zaman geçtikçe, dinlendikçe klasikleşecek, şarap misali yıllandıkça güzelleşecek, buna inanıyorum… Şu aralar favorim All nightmare long! Bu arada albumu yorumlayanlar ya çok beğeniyor, ya da yerin dibine sokuyor. Yok mu ortası? Bence samimi olarak iyi bir şey üretmeye çalışmış grup satış kaygısı gütmeksizin. Ancak hala Ulrich’in ve Hetfield’ın zihinleri de çok berrak değil! Cliff’in ölümü, alkol tedavisi, psikolojik sorunlar, napster davası vs. yıllardır kendilerini müziğe verememelerinin bir yığın nedeni var ve bunların ancak bir kısmını geride bırakabilmişler.

Bu arada gördüğü tedaviler sonucunda kişiliği değişime uğrayan bir Hetfield var! Albumden çıkan ilk klip The Day That Never Comes’ta ben burda ne yapıyorum der gibi bir şaşkınlık içinde. Eğer Hetfield’ı da eski agresif haline döndürebilirsek harika olur:) Klip onun dışında güzel; şarkı da, uzun süre sonra atılan solo da, sade siyah beyaz album kapağı da! Bir de Can Dündar Metallica'ya bok atınca biz de cevap vermiştik, kendisi bu klibi de sözleriyle değerlendirip bir Irak yazısı daha yazarsa seviniriz!

Dedik ya şimşek logo geri döndü diye, özellikle ölümün ne kadar çekici olabileceğini öğrenmek isteyenler kaçırmasın...

19 Eylül 2008 Cuma

HAGI: Buyuk Romen dusunuru!

Daha once bize Arrows Rock anilarini aktaran Levsel’in eski bir projesi Ye$iL RecetE. Buradan 5 parcalarini dinleyebilirsiniz! Genelde sample’larla hiphop denemeleri yaparlardi bir arkadasiyla pc başında. Ama Bitli Rapunzel diye bir parca var ki sapina kadar Endustriyel Metal. Sözleri ile de blogumuzun bas kosesine oturur, kimse de kaldıramaz valla...

Önce sözleri,

OLUM – Hersey bitti
RECETE – Kicindaki et beni
ALKOL – Kotuluklerin anasi
TAKSIM – Mezarlikta halk gunu
HAGI – Buyuk Romen dusunuru
FENER – El feneri

Hagi gibi cakar, receteyi yazar, olum bizden evvel gelir, cosar, cosar...

Bitli rapunzel...


Seferberlik zamani
yedigim it olusu aklima geldi.

Kafayi koydum sepete
Sepeti sarkittim bakkala
Rapunzel’in alnina para basmis bakkal,
yanina da iki ekmek koyup...
Ceeekk...!

OLUM – Hersey bitti
RECETE – Kicindaki et beni
ALKOL – Kotuluklerin anasi
HAGI – Buyuk Romen dusunuru
TAKSIM – Mezarlikta halk gunu
FENER – El feneri

Hagi gibi cakar, receteyi yazar, olum bizden evvel gelir, cosar, cosar...

Bitli rapunzel...

Sonra kendisi...

Levsel'e ve Hagi ilustrasyonu için Sokarca'ya tsk...

15 Eylül 2008 Pazartesi

7'sinde ne ise 70'inde de o!

Posers Leave The Hall II: Ayna ayna söyle bana…


Evet rock / metal dünyası içinde görünüp buradan nemalanan ama aslında tek derdi satmak, tanınmak olan bir poser kitle de vardır ki ülkemizde bu akımın başlıcalarından biri de Ayna’dır. Türk Metal dünyasında önemli yeri olan Yüxexes programı sunucusu Güven Erkin Erkal’ın da kulaklarını çınlatarak alttaki olayı ekşi sözlük’ten alıntılıyorum;

Güven Erkin Erkal’ın Ayna grubuna verdiği ayar da unutulmazdır.

Eko tv’deki programında yanına bir türk rock grubunun elemanlarını almış, programın ortasında anonsuna (ayarına) başlamıştır:

“Sevgili seyirciler, şimdi size bir araştırmacı habercilik örneği sunuyoruz; Güzide gruplarımızdan Ayna’nın bir şarkısı çalındı. Evet yanlış duymadınız... çalındı. Şu an fonda duyduğunuz parça Ayna grubunun bilmemne albümünden bilmemne isimli parçası... Evet şimdi de diğer parçayı dinleyelim... Şu an duymakta olduğunuz da Alman metal grubu Running Wild’ın bilmemne albümünden bilmemne isimli parçası (tüm gitar riffleri ve melodiler aynıdır), duyuyorsunuz değil mi? Tamamen aynısını kopyalamışlar ve bırakın Ayna grubuna telif ödemeyi, albümlerinde aynanın adı bile geçmiyor. Bu hırsızlık değil de nedir? Aşağılık herifler!! Pis hırsızlar!! Hiç mi utanmanız yok?! Şerefsizler!!”

Bu arada yanındaki elemanlardan biri:

“Abi yalnız bu Running Wild’ın albümü daha önce çıkmış galiba, tarihe baksana!”

“Hmm... bakiyim... evet... ee şey... E tabii sanat dünyasında böylesi esinlenmeler olabilir... Eee... abartmamak lazım, normaldir... Biz sonraki şarkıya geçelim”

Erkal ve elemanlar o an gülmemek için kendilerini zor tutmaktadırlar...


Running Wild’ın şarkısından sonra In Flames’in de cloud connected klibini çalan grup maalesef dağıldığından artık eylemlerine devam edemeyecekmiş, tuh tuh:-)

Posers leave the hall I

13 Eylül 2008 Cumartesi

Rahat Edesin Gittiğin Diyarlarda : Metin Oktay



Seni anlatmaya bizim kelimelerimiz yetmez Taçsız Kral. Armamız... formamız... renklerimiz...herşeyimiz... Huzur içinde yat.

6 Eylül 2008 Cumartesi

5 Eylül 2008 Cuma

Yüce Mesaj Davası


90 yazıydı. Judas Priest elemanları, 1985 Aralığında 20 yaşındaki James Vance ve 19 yaşındaki Ray Belknap’in Nevada’daki intihar teşebbüslerinden sorumlu oldukları iddiasıyla mahkeme salonundalardı. Vance ve Belknap Reno’da bir kilise bahçesinde önce uyuşturucu almışlar, daha sonra Belknap çenesinin altına dayadığı tabancayı ateşleyerek intihar etmiş, Vance de aynısını yapmış, ancak kurşunun suratını sıyırması sonucunda feci bir yüzle hayatta kalmayı başarmıştı.

İşte her iki gencin ebeveynleri avukatlar eşliğinde, Judas Priest’in Stained Class albumundeki Better By You, Better Than Me şarkısında “intiharı dene, haydi ölelim, yap bunu, yap bunu,” şeklinde yüce bilinçaltı mesajları olduğunu ve şarkıdaki emirlerin intiharı tetiklediğini iddia ettiler. Tabii ki grup üyeleri de iddiaları reddetti. Avukatlar konuyu ses ve bilgisayar uzmanlarına aktardı. Ayrıca birçok metal albumunde olduğu üzere bu albümde de şiddet, yıkım ve antisosyal tavırlar olduğu da iddia edildi. Judas’ı savunan avukat ise karşı arguman olarak iki gencin de alkol ve uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle işlerinden olduklarını, Belknap’in işini kaybettikten sonra bunalıma girdiğini, bu nedenle intihar ettiğini, Belknap intihar ettikten sonra Vance’in de bu işten polisin kendisini sorumlu tutacağını düşünerek intihara kalkıştığını tanıklarla aktardı. Toplam 60 civarında tanığın dinlendiği dava 3 hafta sürdü…

Aslında bu şarkının orjinali eski bir prog rock grubu olan Spooky Tooth ’a ait. Şarkının sözlerine gelince benim anladığım kadarıyla bir adam sevgilisinin kendisinden daha iyi bir adama layık olduğunu düşünüyor, ama ondan da vazgeçemiyor. Ama kadına olan sevgisinden ilişkiyi de bitiriyor. Nakarat da, "senin için daha iyisi, benden daha iyisi olsun!" Tabi bestecinin bilinçaltındaki çapanoğlunu bilemiyoruz, ya da Judas üyeleri bu şarkıyı cover’larken içine bilinçaltı mesajı koyup koymadıklarını :) Bu arada ölen Belknap’in annesi Aunetta Robertson da 6,2 milyon dolarlık da tazminat davası açtı.

Neyse neticede bu acaip dava tabii ki düştü ve grup üyeleri aklandılar. Olay, 91'de “Ruya aldatıcıları: James Vance Judas Priest’e karşı” adlı Belgesel’e de konu oldu. Belgeselde Halford, “müziklerine yüce emirler gizleyecek olsalar daha fazla albumumuzu alın emrini koyardık” diyerek son noktayı koydu:) Bilinçaltı mesajları daha sonra bir çok komedyen ve program yapımcısı tarafından ti’ye alındı. Mahkeme hala müzik dünyası için referanstır ve bir çok gruba dava açılamaması da bu yaşanan olay sayesindedir.

İşte 2004’de ülkemizin tutucu gazetelerinden birinde çıkan ve cahil bir gazeteci tarafından kaleme alınan haber! Yorumu sizlere bırakıyoruz…

4 Eylül 2008 Perşembe

Kutsal Yıl 1980

Artık 40lı yaşlarında olan Heavy Metal, tarihi boyunca 2 büyük kriz yaşamıştır. Bunlardan ikincisi blood red'in never say die heavy metal yazısında sözünü ettiği ve bizimde yaşımızın yettiği ve şahit olduğumuz Grunge akımının yarattığı krizdir. Bu konuya daha sonra değineceğiz ancak, 90lı yılların başında büyük pohpohlamalarla, müthiş bir gazla Heavy Metale son verdiği onu öldürdüğü söylenen Grunge akımının en jelatinli en yaldızlı kahramanlarının bugün nerelerde olduğunu da merak etmiyor değiliz. Çünkü daha bir kaç ay önce Judas Priest eski günlerindeki gibi taş gibi bir albüm yayınladı. Bugün pek çok Heavy Metal sever kısa süre sonra yayınlanacak olan Metallica ve AC/DC albümlerini bekliyor. Merak ediyoruz bu Heavy Metal katili arkadaşlarımız bugün nerelerdeler... Neyse asıl konumuza geri dönelim.

Konumuz 1980 yılında çıkan Heavy Metali girdiği ilk krizden çıkarıp dahada ileriye götüren albümler. Ancak konuya başlamadan önce o dönem yaşananlara kısadan bir özet yapmakta fayda var.

70'li yılların ikinci yarısı, daha emekleme dönemini yeni aşmaya çalışan Heavy Metal önce Disco furyası ardında da 76-77 yıllarında Britanya'da patlayan Punk akımıyla bir anda ikinci plana düştü. Heavy Metal underground yapısını birden bire Punk'a kaptırmış, kısa bir süre önce Heavy Metal camiasının elinde olan bazı pub ve radyolar Punklar tarafından ele geçirilmişti. Bu istilaya Black Sabbath Never Say Die, AC/DC Highway to Hell, Judas Priest Killing Machine gibi albümleriyle karşılık vermeye çalışsada bu bir kaç grubun vermeye çalıştığı savaş yeterince güçlü olmamış Heavy Metal bir krize doğru sürüklenmeye başlamıştı. Bir de aralarında Kiss gibi bir grubun Dynasty albümüyle Disco akımına göz kırpması Heavy Metal için cenaze marşlarının çalınmaya başlanması anlamına geliyordu. Rob Halford bir ropörtajında o günler için, "Bir anda eski moda olmuştuk, ikinci plana itilmiştik hepimizi için zor günlerdi" der. 90'lı yılların başında olduğu gibi yine Heavy Metal öldü palavrası ortalıkta dönmeye başlamışken 1980 yılına gelinir. Aslında 1980 yılına John Bonham'ın ölümü ve Led Zeppelin'in dağılması, Bon Scott'ın ölümü ve AC/DC'nin devam edip etmeyeceği soruları ve Ozzy'nin Black Sabbath'tan ayrılması ile büyük soru işaretleriyle oldukça karamsar bir tabloda girilir. Artık tamamen yok olacağı beklenen Heavy Metal arka arkaya çıkan ve bugün efsane halini almış pek çok albümün yayınlanmasıyla büyük bir patlamayla geri döner ve Heavy Metal tarihinin en parlak, en yaratıcı ve en şaşalı yıllarından biri olur. Bu dönemde yayınlanmış pek çok iyi albüm mevcuttur ama biz bunlar içinden kilometre taşı halini almış en iyi 10 tanesine yer vereceğiz. Lafı uzatmadan geri sayıma başlayalım.


10. Angel Witch - Angel Witch
NWOBHM'in öncü gruplarından Londra'lı Angel Witch'in debut albumu. Sert ve agresif bir sound akılda kalıcı şarkılar.Tam anlamıyla klasik bir NWOBHM albümüdür. İçinde Angel Witch, Atlantis ve Sweet Danger gibi grubun klasiklerini barındırır. Grup maalesef bu albümdeki başarısını bir daha tekrarlayamadı.


9. Saxon - Wheels Of Steel
NWOBHM'in uzun yıllar üst düzeyde varlığını sürdüren en önemli gruplarından biri olan Saxon'un 2. albümüdür. Saxon'un en önemli klasiklerinden Motorcycle Man, 747 (Strangers in the Night), Wheels of Steel ve Susie Hold On'u içinde barındırır. Grubun en iyi albümlerinden biri ve daha sonra ki yıllarda gelecek pek çok klasik Saxon albümünün habercisi gibidir. Grup aslında 1980 yılına 2 albüm sığdırmış, Wheels Of Steel'den sadece beş ay sonra yine müthiş bir albüm olan Strong Arm of the Law'ı yayınlamıştır.


8. Scorpions - Animal Magnetism
Alman Heavy Metalinin en önemli gruplarından Scorpions'ın bu albümü efsanevi gitarist Michael Schenker'ın grupla bağlarını tamamen kopardıktan sonra çıkan ilk albümleridir. Geçmiş Scorpions albümlerine oranla daha populer bir sounda sahiptir ve içinde en önemli Scorpions klasiklerinden biri olan The Zoo'yu barındırmasının yanı sıra Make it Real gibi bir Scorpions klasiğine, Lady Starligt gibi grubun önemli baladlarından birine ve Bonus Track olarakta Rudolf Schenker'in seslendirdiği Hey You isimli parçaları bulundurur. Gruba uluslar arası başarı yolunu açan albümlerden biridir.


7. Diamond Head - Lightning To The Nations
Sadece grubun değil NWOBHM'in en önemli albümlerinden birisidir. Diamond Head'i Diamond Head yapan en önemli klasikleri Am I Evil, The Prince, Helpless ve It's Electric bu albümün muhteviyatında bulunmaktadır. Albümün en büyük şansızlığı bizim kuşağın bu klasikleri onlardan değil Metallica'dan öğrenmemiz olmasıdır.


6. Black Sabbath - Heaven and Hell
Sabbath'ın Ozzysiz çıkardığı vokalde Ronnie James Dio'nun yer aldığı ilk albüm. Black Sabbath efsanesinin son bulduğunun düşünüldüğü günlerde grup müthiş bir geri dönüşle hala buradayız mesajını verir. Neon Knight, Heaven and Hell, Die Young ve Children of the Sea gibi klasikleri içerir. Bill Ward içine düştüğü alkol sorunları yüzünden bu albümün kayıtlarıyla ilgili hiç bir şey hatırlamadığını söylemiştir.


5. Iron Maiden - Iron Maiden
Aslında üstüne hiç bir şey konuşmaması gereken bir albüm. NWOBHM nedir sorusunun en net cevabıdır. Grubun Paul D'ianno, Dave Murray, Dennis Stratton, Steve Harris ve Clive Burr'lü kadrosuyla yayınladığı debut albümüdür. Aslında her biri bir klasik olan 8 parça içerir. Running Free, Remember Tomorrow, Phantom of the Opera ve Transylvani albümün en önemli parçalarıdır. Amerikada yayınlanan versiyonu 9 parçadan oluşmaktadır. İngilteredeki versiyonuna Sanctuary eklenmiştir.


4. Motörhead - Ace Of Spades
Başlı başına bir Motörhead klasiğidir. Motörhead deyince akla gelen en önemli parça olan ve albümle aynı adlı eser Ace of Spades'i barındırır.Bunun dışında We are the Road Crew, Love Me Like a Reptile albümde bulunan diğer klasiklerdir. Albüm Ingiltere albümler listesinde 4 numaraya kadar yükselmiş ve grubun Amerikada yayınlanan ilk albümü olmuştur. Agresif ve gürültülü, tam anlamıyla Motörhead.


3. Ozzy Osbourne - Blizzard Of Ozz
Ozzy'nin solo kariyerinin ilk albümüdür. Aynen Black Sabbath için düşünüldüğü gibi Ozzy'ninde müzik kariyerinin sol bulduğu düşündüğü dönemde yayınlanmıştır.
Randy Rhodes'un müthiş gitarlarıyla bezenmiş harika bir albümdür. İçinde Mr Crowley, Crazy Train ve Ozzy'nin albüm yayınlanmadan bir kaç ay önce ölen AC/DC'nin efsanevi vokalisti Bon Scott anısına yazdığı Suicide Solution gibi Ozzynin en önemli klasiklerini barındırır.


2. Judas Priest - British Steel
İşte üzerine çok fazla söylenecek şey olmayan bir albüm daha. Breaking the Law, Living after Midnight, Metal Gods gibi klasikleri barındıran çalışma, grubun en önemli zirvelerinden biridir.
Rob Halford bu albüm için tarzımızın tam anlamıyla oturduğui bize yol gösteren albüm olmuştur der.


1. AC/DC - Back In Black
Heavy Metal tarihinin en büyük geri dönüş albümüdür. Grup 1979'da yayınladıkları dev albümleri Highway to Hell'den sonra yeni albüm kayıtlarına başlamadan sadece bir kaç hafta önce vokalistleri ve gruba kişiliğini veren en önemli ikonlardan biri olan Bon Scott'ı kaybeder. Bir süre devam edip etmeme üzerine bir süre bocalayan grup, devam kararı alır ve EX-Geordie vokalisti Brian Johnson'ı gruba dahil ederler. Bon Scott'ı kaybettiklerinden sadece 5 ay sonra yayınlanan albüm grup tarihinin ve Heavy Metalin en önemli klasiklerinden biri olur. Aslında her biri ayrı bir klasik olan albümün en önemli parçaları Hells Bells, Back in Black, You Shook Me All Night Long ve Rock n' Roll ain't Noise Pollution'dır. Albüm bugün hala Heavy Metal tarihinin en çok satan albümüdür.

2 Eylül 2008 Salı

Never Say Die Heavy Metal (from 1970 to present)

Seven Ages of Rock BBC Patentli bir belgesel, NTV ardarda her gün yayınlıyor bölümlerini. Dün geceki bölümde konu Heavy Metaldi. Açıklamasında en uzun ömürlü ve en gürültülü tabirleri seçilmiş, gurur duyduk! Bildigimiz konulardı keyifle izledik. Gerçi metali 91’de sonlamışlar. Grunge grupları birbiri ardına müzik bıraktı ama metal grupları arada bir dağılsalar da hala yeni album çıkarıyorlar. İşte Judas, yakında Metallica. Stadlar, salonlar da dolmaya devam ediyor. Herhalde grunge bayrağı devraldı mantığı güdülmüş ama metal bayrağı geri aldı, bir daha da hayatta vermez diyoruz…

Bu arada BBC dünyanın en iyi müzik arşivine sahip ve bunları cd ve dvd olarak yıllardır dinleyicilerle paylaşıyor. TRT deyince ise aklımıza hep farelerin kemirdiği kasetler geliyor. Kısa süre önce TRT, arşivin yayınlanması konusunda kalan müzikle anlaştı. Artık farelerden her ne kaldıysa geriye:)

1 Eylül 2008 Pazartesi

Dünya Barış Günümüz kutlu olsun!



Hayır Barışa bir şans verin demek de anlamsız ama verin ulan işte...