4 Eylül 2008 Perşembe

Kutsal Yıl 1980

Artık 40lı yaşlarında olan Heavy Metal, tarihi boyunca 2 büyük kriz yaşamıştır. Bunlardan ikincisi blood red'in never say die heavy metal yazısında sözünü ettiği ve bizimde yaşımızın yettiği ve şahit olduğumuz Grunge akımının yarattığı krizdir. Bu konuya daha sonra değineceğiz ancak, 90lı yılların başında büyük pohpohlamalarla, müthiş bir gazla Heavy Metale son verdiği onu öldürdüğü söylenen Grunge akımının en jelatinli en yaldızlı kahramanlarının bugün nerelerde olduğunu da merak etmiyor değiliz. Çünkü daha bir kaç ay önce Judas Priest eski günlerindeki gibi taş gibi bir albüm yayınladı. Bugün pek çok Heavy Metal sever kısa süre sonra yayınlanacak olan Metallica ve AC/DC albümlerini bekliyor. Merak ediyoruz bu Heavy Metal katili arkadaşlarımız bugün nerelerdeler... Neyse asıl konumuza geri dönelim.

Konumuz 1980 yılında çıkan Heavy Metali girdiği ilk krizden çıkarıp dahada ileriye götüren albümler. Ancak konuya başlamadan önce o dönem yaşananlara kısadan bir özet yapmakta fayda var.

70'li yılların ikinci yarısı, daha emekleme dönemini yeni aşmaya çalışan Heavy Metal önce Disco furyası ardında da 76-77 yıllarında Britanya'da patlayan Punk akımıyla bir anda ikinci plana düştü. Heavy Metal underground yapısını birden bire Punk'a kaptırmış, kısa bir süre önce Heavy Metal camiasının elinde olan bazı pub ve radyolar Punklar tarafından ele geçirilmişti. Bu istilaya Black Sabbath Never Say Die, AC/DC Highway to Hell, Judas Priest Killing Machine gibi albümleriyle karşılık vermeye çalışsada bu bir kaç grubun vermeye çalıştığı savaş yeterince güçlü olmamış Heavy Metal bir krize doğru sürüklenmeye başlamıştı. Bir de aralarında Kiss gibi bir grubun Dynasty albümüyle Disco akımına göz kırpması Heavy Metal için cenaze marşlarının çalınmaya başlanması anlamına geliyordu. Rob Halford bir ropörtajında o günler için, "Bir anda eski moda olmuştuk, ikinci plana itilmiştik hepimizi için zor günlerdi" der. 90'lı yılların başında olduğu gibi yine Heavy Metal öldü palavrası ortalıkta dönmeye başlamışken 1980 yılına gelinir. Aslında 1980 yılına John Bonham'ın ölümü ve Led Zeppelin'in dağılması, Bon Scott'ın ölümü ve AC/DC'nin devam edip etmeyeceği soruları ve Ozzy'nin Black Sabbath'tan ayrılması ile büyük soru işaretleriyle oldukça karamsar bir tabloda girilir. Artık tamamen yok olacağı beklenen Heavy Metal arka arkaya çıkan ve bugün efsane halini almış pek çok albümün yayınlanmasıyla büyük bir patlamayla geri döner ve Heavy Metal tarihinin en parlak, en yaratıcı ve en şaşalı yıllarından biri olur. Bu dönemde yayınlanmış pek çok iyi albüm mevcuttur ama biz bunlar içinden kilometre taşı halini almış en iyi 10 tanesine yer vereceğiz. Lafı uzatmadan geri sayıma başlayalım.


10. Angel Witch - Angel Witch
NWOBHM'in öncü gruplarından Londra'lı Angel Witch'in debut albumu. Sert ve agresif bir sound akılda kalıcı şarkılar.Tam anlamıyla klasik bir NWOBHM albümüdür. İçinde Angel Witch, Atlantis ve Sweet Danger gibi grubun klasiklerini barındırır. Grup maalesef bu albümdeki başarısını bir daha tekrarlayamadı.


9. Saxon - Wheels Of Steel
NWOBHM'in uzun yıllar üst düzeyde varlığını sürdüren en önemli gruplarından biri olan Saxon'un 2. albümüdür. Saxon'un en önemli klasiklerinden Motorcycle Man, 747 (Strangers in the Night), Wheels of Steel ve Susie Hold On'u içinde barındırır. Grubun en iyi albümlerinden biri ve daha sonra ki yıllarda gelecek pek çok klasik Saxon albümünün habercisi gibidir. Grup aslında 1980 yılına 2 albüm sığdırmış, Wheels Of Steel'den sadece beş ay sonra yine müthiş bir albüm olan Strong Arm of the Law'ı yayınlamıştır.


8. Scorpions - Animal Magnetism
Alman Heavy Metalinin en önemli gruplarından Scorpions'ın bu albümü efsanevi gitarist Michael Schenker'ın grupla bağlarını tamamen kopardıktan sonra çıkan ilk albümleridir. Geçmiş Scorpions albümlerine oranla daha populer bir sounda sahiptir ve içinde en önemli Scorpions klasiklerinden biri olan The Zoo'yu barındırmasının yanı sıra Make it Real gibi bir Scorpions klasiğine, Lady Starligt gibi grubun önemli baladlarından birine ve Bonus Track olarakta Rudolf Schenker'in seslendirdiği Hey You isimli parçaları bulundurur. Gruba uluslar arası başarı yolunu açan albümlerden biridir.


7. Diamond Head - Lightning To The Nations
Sadece grubun değil NWOBHM'in en önemli albümlerinden birisidir. Diamond Head'i Diamond Head yapan en önemli klasikleri Am I Evil, The Prince, Helpless ve It's Electric bu albümün muhteviyatında bulunmaktadır. Albümün en büyük şansızlığı bizim kuşağın bu klasikleri onlardan değil Metallica'dan öğrenmemiz olmasıdır.


6. Black Sabbath - Heaven and Hell
Sabbath'ın Ozzysiz çıkardığı vokalde Ronnie James Dio'nun yer aldığı ilk albüm. Black Sabbath efsanesinin son bulduğunun düşünüldüğü günlerde grup müthiş bir geri dönüşle hala buradayız mesajını verir. Neon Knight, Heaven and Hell, Die Young ve Children of the Sea gibi klasikleri içerir. Bill Ward içine düştüğü alkol sorunları yüzünden bu albümün kayıtlarıyla ilgili hiç bir şey hatırlamadığını söylemiştir.


5. Iron Maiden - Iron Maiden
Aslında üstüne hiç bir şey konuşmaması gereken bir albüm. NWOBHM nedir sorusunun en net cevabıdır. Grubun Paul D'ianno, Dave Murray, Dennis Stratton, Steve Harris ve Clive Burr'lü kadrosuyla yayınladığı debut albümüdür. Aslında her biri bir klasik olan 8 parça içerir. Running Free, Remember Tomorrow, Phantom of the Opera ve Transylvani albümün en önemli parçalarıdır. Amerikada yayınlanan versiyonu 9 parçadan oluşmaktadır. İngilteredeki versiyonuna Sanctuary eklenmiştir.


4. Motörhead - Ace Of Spades
Başlı başına bir Motörhead klasiğidir. Motörhead deyince akla gelen en önemli parça olan ve albümle aynı adlı eser Ace of Spades'i barındırır.Bunun dışında We are the Road Crew, Love Me Like a Reptile albümde bulunan diğer klasiklerdir. Albüm Ingiltere albümler listesinde 4 numaraya kadar yükselmiş ve grubun Amerikada yayınlanan ilk albümü olmuştur. Agresif ve gürültülü, tam anlamıyla Motörhead.


3. Ozzy Osbourne - Blizzard Of Ozz
Ozzy'nin solo kariyerinin ilk albümüdür. Aynen Black Sabbath için düşünüldüğü gibi Ozzy'ninde müzik kariyerinin sol bulduğu düşündüğü dönemde yayınlanmıştır.
Randy Rhodes'un müthiş gitarlarıyla bezenmiş harika bir albümdür. İçinde Mr Crowley, Crazy Train ve Ozzy'nin albüm yayınlanmadan bir kaç ay önce ölen AC/DC'nin efsanevi vokalisti Bon Scott anısına yazdığı Suicide Solution gibi Ozzynin en önemli klasiklerini barındırır.


2. Judas Priest - British Steel
İşte üzerine çok fazla söylenecek şey olmayan bir albüm daha. Breaking the Law, Living after Midnight, Metal Gods gibi klasikleri barındıran çalışma, grubun en önemli zirvelerinden biridir.
Rob Halford bu albüm için tarzımızın tam anlamıyla oturduğui bize yol gösteren albüm olmuştur der.


1. AC/DC - Back In Black
Heavy Metal tarihinin en büyük geri dönüş albümüdür. Grup 1979'da yayınladıkları dev albümleri Highway to Hell'den sonra yeni albüm kayıtlarına başlamadan sadece bir kaç hafta önce vokalistleri ve gruba kişiliğini veren en önemli ikonlardan biri olan Bon Scott'ı kaybeder. Bir süre devam edip etmeme üzerine bir süre bocalayan grup, devam kararı alır ve EX-Geordie vokalisti Brian Johnson'ı gruba dahil ederler. Bon Scott'ı kaybettiklerinden sadece 5 ay sonra yayınlanan albüm grup tarihinin ve Heavy Metalin en önemli klasiklerinden biri olur. Aslında her biri ayrı bir klasik olan albümün en önemli parçaları Hells Bells, Back in Black, You Shook Me All Night Long ve Rock n' Roll ain't Noise Pollution'dır. Albüm bugün hala Heavy Metal tarihinin en çok satan albümüdür.

Hiç yorum yok: