16 Haziran 2009 Salı

Jon Oliva's Pain Konseri



Aylardır bekliyorduk konseri, biletler çıktıktan bir süre sonra da aldık kenara koyduk. Gündüz Kalamış Galatasaray Tesislerin'deydim, oradan sarı Çıldırın t-shirt'i ile geçtim konserin yapılacağı yere, ilginç bir tercih ama hem Savatage veya Jon Oliva's Pain t-shirtim yoktur hem de ben bazen böyle çapraz giyinmeyi seviyorum. Metallica t-shirt'i ile Nevizade'de RE RE RE çekmek veya 100. yıl t-shirt'i ile DoRock'a gitmek hoşuma gidiyor.

Neyse, Balans ufak bir yer, koridor gibi bir yapısı var, burada nasıl konser olurki diye düşünüyordum fakat Jon Oliva bayırda konser verse götürür bu işi. Bu konserde ön planda olan zaten mekan veya ses kalitesi ile grubun performansı falan değil, samimi olmaları. Efenim o kadar konsere gittim böylesini görmedim muhabbeti değil de, gerçekten kendi çapımda gittiğim konserler arasında en samimi konser budur sanıyorum. Evet zaten mekan küçük, güvenlik falan da yok elimizi uzatsak değecek (uzattık zaten o da uzattı bir ambiyans oldu o sırada) bir durum vardı ancak bizim mabette 50bin kişiye de konser verse bu adamlar yine aynı samimiyeti yakalardı seyirci buna eminim. Özellikle Jon Oliva ve John Zahner(klavye) bu konuda en çok ön plana çıkan isimlerdi.

Jon Oliva çok ilginç biri olduğunu gösterdi konserde. Evet bir kişiyi sadece sahnede görüp onun nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu kestirmek saçma, fakat sahnede yaptıkları şaklabanlıklar onda çocuksu bir neşe olduğu izlenimini uyandırdı bende. El kol hareketleri, şakaları yapması, havlusu veya atılan pankart ile gözünü bağlayıp öyle çalması, seyirciden sigara çalışanlardan içki istemesi ve bunları yaparkenki tavrı beni bu düşünceye itti. Ha memnun muyum? Tabiki evet, içinden geldiği gibi davranıyor adam. İnsan konserden sonra şunu yakalasam da akşam iki üç saat demlensek muhabbet etsek ne eğlenceli olur diye düşünmeden edemiyor.

Konsere city beneath the surface ile girdiler, daha sonra sirens ile devam ettiler ve ben aklımın ilk parçalarını buralarda yitirmeye başladım. Artık iş stresi mi başka stresler mi bilmiyorum çok dolmuşum, 2008'deki büyük konser hariç izlediğim hiç bir konserde kendimi böyle hatırlamıyorum. Seyirci hemen hemen bütün şarkılara, özellikle savatage şarkılarına hakimdi. Şarkı sözü konusunda pek iyi durumda olmayan ben bütün olarak eşlik edemedim şarkılara fakat geri kalan seyirciler, özellikle bizimle önlerde yer alanlar, baştan sona söyledi çoğu şarkıyı. the hounds çok çok sevdiğim bir şarkıdır, bizden önceki setlistlerin bir kısmında vardı o yüzden büyükbeklenti içindeydim ve çalınması ile yaptığım headbang kendini zıplama, tepinme, bağırma ve diğer yanımdaki tanımadığım kişilerle sarmaş dolaş olmama neden oldu. Believe çalması çok özel bir andı. Bildiğim kadarıyla Criss Oliva için yazılan bir şarkı, herkes eşlik ediyordu zaten hatta hüngür hüngür ağlayan biri hemen önümdeydi. Tonight He Grins Again, Gutter Ballet, Edge of Thorns, Jesus Saves ve When the Crowds Are Gone 3 gün geçmesine rağmen hala boynumun ağrımasına sebep olan şarkılardı. Ve değişmeyen şekilde Hall of the Mountain King ile bitti konser herkes de bunun bilincinde son kalan enerjilerini bıraktı. Herhalde şarkı birkaç dakika daha uzun olsa ön sıra tamamen Jon'un yanına çıkacak konseri öyle bitirecektik.

Setlistin Jon Oliva's Pain olan kısmını pek hatırlamıyorum, ekşisözlükte eloy86 nickli arkadaş yazısında çalan şarkıları yazmış tamamen, sırası aynı olmayabilir ancak doğru bir liste;

City Beneath the Surface
Sirens
Through the Eyes of the King
All the Time
The Hounds
Heal My Soul
Maniacal Renderings
Tonight He Grins Again
Chance
Gutter Ballet
Edge of Thorns
Walk Upon the Water
Believe
Sleep
Jesus saves
When the Crowds are Gone
Hall of the Mountain King

Hiç yorum yok: