8 Aralık 2009 Salı

Planın hasarı kendine, rahat uyu gittiğin yerde:(


Bundan 5 sene önce Damageplan adlı yeni grubu ile sahnede boy gösterirken Nathan Gale adlı kukuletalı bir meczupun silahlı saldırısı ve 16 kurşunu ile yaşama gözlerini yummuş, meczup da polis tarafından öldürülmüştü. Sonradan saldırganın şizofren bir Pantera fan’ı olduğu anlaşıldı. Öldürme gerekçesi açıklanmadı ama Dimebag'ın Pantera dışında bir grupla müzik yapması nedeniyle öldürüldüğünü anlamak için müneccim olmaya gerek yok!

85’de tanıştığı Hetfield Dimebag’ın hayatının dönüm noktası oldu. O zamana kadar glam tadında albumler yapan Pantera'nın elemanı Dimebag’ın odası da glam gruplarıyla doluydu. Hetfield Bon Jovi’nin posterini görünce üzerine tükürdü. Dime da sinirlenmek yerine aynı şeyi yaptı. Tükürükle birlikte müziği sertleşti Pantera’nın:) Ultra sertliğe, acaip tekniği, kesik ritmi ve garip gitar tonunu ekleyerek 90’larda grundge’a karşı thrash’ı ayakta tutan yegane adam (grup) olmasından ötürü gözümde kutsal, ancak bugün hiç hoşlaşmadığım bir sound'a önayak olması nedeniyle de kızdığım adamdır Dime…

Dostlarının katıldığı, istenmediği için Anselmo’nun yer almadığı harika bir cenaze ile öte diyara uğurlandı, konuşmacılardan en çok alkışı ise Vinnie Paul aldı: "Dime her gece, istisnasız her konserde varını yoğunu ortaya koyardı. Ve yapmayı en çok sevdiği işi yaparken öldü."

Mezar taşında;

“He came to rock...
And rocked like no other
With the heart twice the size of Texas,
Our beloved, brother, companion, mentor, idol and friend...
We love you Dime...

Until we meet again!” Yazar…

Ölümünün ardından dostları birbir onunla olan anılarını aktardı, en ilginci ise Türkiye'de geçen Sebastian Bach'ın yaşadıklarıydı;

"6 Aralıkta İstanbul’da çalmıştık. 8 aralik'ta (Ralph Santolla'nin doğum günü, Dimebag’le John Lennon'un öldürüldüğü gece*!)konser vereceğimiz Ankara'ya 6 saat yolumuz vardı. Sabah saat dort civarında benzin almak ve bir şeyler yemek icin mola verdik. İnanilmaz bir şekilde durdugumuz yerde otuza yakın, çoğu da Türkçe kaset arasında kahrolasi(!) bir pantera kasedi vardı: 'Far beyond driven!' 'Delilik' diye düşündük, 'kutsal bok(!)' dedik. Neyse kasedi aldık ve sabah 8’de Ankara'ya varana dek dinledik. Hatırlıyorum da camın kenarında araziyi seyredip uyuklarken Dimebag'in gitarının nasil kahrolası (!) bir havası olduğunu düşünüyordum..."

Ne demişti Pantera?

“Believe the word!
I will unlock my door,
And pass the cemetery gates…”

Son söz: Planın hasarı oldu kendine,
Rahat etsin gittiği yerlerde…

* 8 Aralıkta John Lennon da bir Beatles fanı tarafından öldürülmüştü. Lennon'u da hürmetle analım ve Nathan Gale'in bu tarihi tesadüfen seçmediğini düşünelim mi?

Yazı ekşi sözlük ve Encyclopaedia Metallum ’dan derlenmiştir…

2 yorum:

Defiant dedi ki...

yazının hetfield'la olan kısmı biraz abartı olmuş. dimebag'ın evinde hala kiss elemanlarının tam boy maketleri, pinball masası ve her tarafta posterleri var. yani birden tarz değiştirme gibi birşey söz konusu değil. bence zaman içinde pantera tarzını modernleştirdi. panteradan sonraki kuşakta, panteradan etkilenip, 90lar metal soundunu yarattılar. bunun için dimebag'a kızmanıza gerek yok, müzikte değişim her zaman olacaktır.

Blood RED dedi ki...

Hetfield'lı kısmı metallium'da okumustum. Genelde guvenilirdir yazdiklari. O deonemde Dime 20 yaslarinda, Hetfiled 4-5 yas buyuk, kolayca Dime'i etkilemis olabilir. Dime delikanlilikla tukurmus olabilir. Ama sonradan glam dinlemeye devam etmis de olabilir...

Yalniz glamden thrash'e gecise "degisim" demek biraz eksik kalmaz mi? Bu kadar keskin degisim benim anlayabilecegim bir sey degil. Ornegi de pek yok, daha cok tersi var, sert baslayip yumusayanlar ki bu da yas, tecrube vs daha anlasilir birsey...
Glam - thrash: Birinci vitesten dorde atma gibi birsey, motor bagirmaz mi? Gerci ikisi arasinda power metal tarzli bir album de var. Neyse ben pantera sound'unu sevmiyorum, sert ama kesik olmayan riffler ve temiz distorsiyonu tercih ediyorum, bu da sacma oldu ama neyse:)