9 Mart 2010 Salı

Üç kişilik Dev Orkestra: RUSH

Bu grup ne biçim müzik yapıyor ya, bu akorlar sinth’ler bir şeye benzemiyor. İyidir oğlum bu grup, bateristleri de dünyanın en iyisiymiş. 80’lerde bu muhabbetler dönmüşse muhakkak konu Rush’dır. Yaptıklarının anlaşılmamasının nedeni de 70 ve 80’lerde henüz progresif metalin icat olunmamasıdır. Yani bu dönemde prog rock grubu yığınlaydı ama Rush kadar serti yoktu. Bügün Dream Theater, Spock’s Beard, Porcupine Tree gibi önemli gruplar var piyasada ki bu türün yolunu açan Rush’dır…

İlk Rush’ı bir toplama rock/metal albümünde dinlemiştim. O zamanki müzikal birikimimle ne yaptıklarını çok anlayamadım ama kaliteli ve özgün olduğunu elemanların virtüözite sınırlarında olduğunu da idrak etmiştim. 90’larda progresif’e kaydığımda da tüm albumlerini toparladım.

Çok acaip kuralları olan istikrarlı bir Kanada grubu Rush. Bu haliyle Anvil’ı anımsatıyorlar. Düzenli albumler, her 4 albumde bir konser albumu. Bunlar herkezin bildikleri kurallar… Onları diğer gruplardan ayıran en önemli özellik albumdeki tüm seslerin aynı anda grup elemanlarınca yapılabilmesi ve bundan ötürü konserde şarkıları aynen icra edebilmeleri. Çok anlaşılır bir şey yazmadığımı farkettiğimden biraz açayım. 78 Hemispheres albumuyle grubun beyni, solist ve basçısı Geddy Lee, synth de çalmaya başladı. Ancak bas, synth partisyonları o kadar ustaca düzenlenmişti ki birbirleriyle hiç kesişmiyordu. Bir de bu ikisini yaparken vokali de aksatmıyordu! Beyninde ekstra bir lop olabilir:) Yani teknoloji, üste kayıt gibi katakulliler yapmadan studyoda nasıl çalıyorlarsa konserde de aynen çalar Geddy Abi ve diğerleri. O yüzden Rush’ın her studyo albumu çok değerlidir, ama konser albumleri bulunmaz nimettir.

İkinci acaip fark baterist Neil Peart’dır. Baterist demek hakaretamiz olabilir zira o dünyanın en iyi perkusyoncusudur tartışmasız. Vurmalılarla tek başına olağanüstü müzikler yapabilir. Geldiği son nokta Rush In Rio’daki O Baterista’ydı. (Daha iyisini yapana kadar en iyisi bu:)) En iyi enstrumental Grammy adaylığını kılpayı kaçırmıştır bu dehşet performans. Üçüncü acaip fark da bir rock / metal grubunda gitaristin bu kadar arka planda kalmasıdır. Lifeson’la alakalı değil durum ki canavar gibi çalar her tür gitarı, sorun Geddy ve Peart’ın aynı anda bir kaç kişilik performans göstermeleriyle alakalı…Dördüncü ve sonuncu: Kötü Rush albumu ya da şarkısı yoktur, hatta rivayet edilir ki dünyanın en dandik şarkısını verin ellerine adam etsinler, tabi bu olamaz Rush sadece kendi şarkılarını çalar. Gerçekten şarkı standartları ortalamanın çok üzeridir. Tabii ki daha iyi ve çok iyi şarkıları vardır, ama kötü Rush parçası yoktur, olamaz. En azından elemanların performansı için dinlersiniz…

Albumlere zıplarsak, ilk album Led Zeppelin esintileri taşır. Bu albumun en beğenilen şarkısı grup tarafından konserlerde de çalınan Working Man’dir. Bu albumden hemen sonra bateriye Peart geçer ve grup o günden bugüne aynı kadroyla gelir! Aradan yıllar geçtikten sonra Dream Theater ilk albumunde feci bir Rush esinlenmesi ile girmişti piyasaya. Yani ilk albumler genelde grubun tarzını arama albumleridir, mazur görmek lazım bunları. Ama sonrasında Zeppelin’i Rush öyle bir uçurdu ki sanırsınız Apollo…

İkinci albumle progresif öğeler girer müziklerine. 12 dakikalık Necromancer ve 20 dakikalık The Fountain Of Lamneth’la 70’lerin prog gruplarına benzer Rush. Uzun prog parçaları birbiriyle melodik olarak bağlı da olabilir, irili ufaklı farklı melodiler birbirine ustalıkla bağlanadabilir. Necromancer ağırdan hızlıya ritmlerle gider, pat diye durur, tekrar başa döner. Lamneth ise akustik başlar, sonra coşar. Lamneth daha epik, melodiktir Necromancer’a göre ve ilk baba Rush parçasıdır bence… Bu album az satan albumlerinden olur Rush’ın. Kritikler uzun parçalara bağlar az satışı, ama Rush müziğinden ödün vermez!

Fly by night albumunde aynı adlı parça, Anthem, uzun parça By Tor And The Snow Dog diğerlerinin önüne çıkar. 74’de çıkan 2112 albumunun ilk yüzü baştan sona konsept bir şarkıdır, mükemmeldir. B’nin açılış parçası A Passage To Bangkok da iyidir, bu şarkının konser versiyonlarında Lee’nin girişte yaptığı uzakdoğu efektini Peart cowbell’le yapar. Nadir farklı konser yorumlarından olur Peart da bateristten öte nasıl bir adam olduğunu, kısaca farkını ortaya koyar. 2112 o döneme kadar en çok satış yapan albumu olur, Rush böylece o güne kadar hakkındaki kritikleri, söyleyenlerin münasip bir yerine koyduktan sonra kendi yolunda devam eder. A Farrewell to kings ve Hemispheres albumleri çok iyidir. Hemispheres’le birlikte Geddy Lee Synth de çalmaya başlamış sanki gruba bir eleman daha dahil olmuştur. Şarkı ayırdetmek mümkün değil, farklı konserlerde bu iki albumun hemen her parçasına yer verirler.

80’lerle birlikte Rush’ın artık popülerleştiğini, ciddi bir hayran kitlesi oluşturduğunu görüyoruz. Permanent Waves’de Free Will ve bir çoğunun en favori Rush albumu Power Windows’da Tom Sawyer! Tom Sawyer, konserlerin en arananı, en katılımı yüksek olanı, Rush’ın en iyi parçalarından biri haliyle. Signals da önceki iki albumun biraz gerisinde kalsa da açılış parçası Subdivisions harikadır. Bu albumle çevre, yeni dünya düzeni, teknoloji gibi daha reel ve guncel sosyal konulara yönelir Rush’ın şarkı sözleri. Synth de pek uyar bu anlatıma. 84 Grace Under Pressure gene muhteşem, plak koleksiyonumun önemli bir parçasıdır. Rush’ın zirve dönemi devam ediyor. 85 Power Windows’da sinth’ler yoğun, bu dönemki sound’u daha az seviyorum. 87 Hold Your Fire ve 89 Presto ile zirveden biraz aşağı iniyor Rush, yani zirvenin eteklerindeler, ama hala özgün ve iyiler, orası muhakkak… Sound gene daha synth ağırlıklı, 80’lerin synth popunu anımsatıyor, o yüzden biraz uzağım bu döneme. 89 Show Don’t Tell ve 92 Roll The Bones da aynı sound ve çizgide hemen hemen. 93 Counter Partsla birlikte tekrar sertleşiyor soundları, Counterparts’ın kelime anlamı birbirini tamamlayan dişliler ki Rush’a cuk oturuyor.. Bu arada adı gibi harika da bir album! 96 Test For Echoes’dan favorim Driven! 2000’lerden favori albumum ise tabii ki Vapor Trails. One Little Victory’deki bateri ritmi inanılmaz, konserde Peart’ın bu ritmi döndüre döndüre çalışını görmek daha da inanılmazdı… 2004 Feedback EP’sinde kuruluşlarının 30. yılı şerefine sevdikleri, müziklerine yön veren eski grupların şarkılarını yorumluyorlar. 2007’de son studyo albumleri Snakes And Arrows çıktı.

Kısaca en beğendiğim dönemleri 76-85 arası. Progresif, sinth ne ararsanız var bu dönemde, tabi uzun parçalar… Ama dediğim gibi Vapor Trails da çok güzel, konserlerinin hepsi birbirinden güzel… Dört gözle bekliyoruz Türkiye’ye gelmelerini…


Son olarak bu ayın albumune koyduğum Rock In Rio’dan bahsedeyim: Bu konser tüm zamanlarda en çok izlediğim DVD’dir. Her yönüyle, ses, görüntü, kurgu ve tabii ki Maracana Stadı’ndaki 40 bin futbol holiganıyla… Bu ülkeye ilk kez gelmelerinin de etkisiyle seyirci enstrumental şarkılarda dahi inanılmaz etkin ve kayıtta seyirci sesine hiç müdahele edilmemiş, hatta belki de edilememiş:) Rush’a başlamak isteyenler için de her dönemlerinden ve tarzlarından en iyi örneklerin yer aldığını söyleyelim… Her şarkı olağanüstü ama, adrenalinin had safhada olduğu Tom Sawyer, O Baterista, YYZ daha bir adım öne çıkıyor ki son iki parça enstrumental.

Seyirci katılımı konusunda YYZ’in ötesinde bir performans yapılabileceğinden de emin değilim, yani Maiden’ın Fear Of The Dark’ını ikinci sıraya attım. Belki Maiden sonradan geçer bu performansı ama Britanya’da değil ancak gene Latin Amerika’da yapabilir bunu!

6 yorum:

Unknown dedi ki...

rush(ı hiç canlı izlemedim ama seyrettiklerimin arasında en iyileri

iron maiden 88- donington

whitesnake 90- donington

def leppard/tesla 87 hammersmith

ilk aklıma gelenler...

göksel

sallanyuvarlan.blogspot.com dedi ki...

Budur işte. Beklediğim buydu. Böyle bir yazıydı.

Majesty dedi ki...

Rastlantı, arkadaş Rush online mağazasına girmiş, t-shirt istiyorsan getirtelim dedi. Beğendim harika bir blue man star, 2112. Fakat Türkiye'ye kargo yokmuş adamlarda, çok fena içime oturdu :( Sonisphere'in ilk gününde giyecektim onu.

Blood RED dedi ki...

Goksel hocam 88 Donnington'u mu izledin??? Anilarini blogunda bulamadim, varsa yazili paylasir misin?

Talihsiz iki olum bir kenara o konseri canli izlemek de en azindan Rush'i izlemek kadar onemli olsa gerek...

alchoburn dedi ki...

yahu bir dakika. rush da mı geliyor? ulen nisan'da askere gideceğim, dünyanın tüm grupları buraya gelecek neredeyse.

iron maiden da gelirse yeminim var alırım sancağı genel kurmaya bırakır ordan geçerim ist.a...

bu ne ya.

Majesty dedi ki...

Rush gelecek diye bir durum yok, temenni niyetine festivalde 1 gün Rush 1 gün de Iron Maiden giyecektim demek istedim :)