
Sağolsun bluejean vermis (en nihayetinde bir halta yaramis), anca seyrettim. Harika bir belgesel, resmi sitesi ve künyesi burada !
Bunlar da kısa kısa izlenimlerim;
- Öncelikle thrash’in başlangıcı hakkındaki izlenimlerim belgeselle aynı. Metallica günyüzüne çıkarır, Slayer sınırları daha da genişletir (ufak bir edit yaptım)…
- Mosh ve pogo’nun metalden çok punka özgü olduğunu söylemiştim. Hard core’cular tarafından başlatılmış ki bu da tuttu sayılır. Filmin en etkileyici sahneleri kafası gözü yarılan insanların bu işten aldıkları keyifti. (80’lerde Fight Club çekilse hiç iş yapmazmış be abi, ihtiyaç yokki!)
- İlk dönem konserler ve sonrasındaki ev partileri kısmı muazzamdı. (İçinde olmayı kim istemez?)
- Gene acaip olay, thrash konserlerinde Mötley Crüe vs glam grubu tişörtü giyenlerin pataklanması hadisesi. Kill bonjovi hadisesinde bahsetmiştim. (Punk’ın saldırganlığı baskın çıkmış diyip günahı punk’a yükledik mi bundan da yırttık.)

- Röportajlar içinde, Overkill’in solisti Bobby "Blitz" Ellsworth, Hirax Solisti Katon W. de Pena -ki abi zencidir!- ve Exodus’un ilk solisti REGD Paul Baloff beni en çok etkileyen adamlar oldu!
- 90’larda thrash kalesini Pantera ile Sepultura savunmuş. (Pantera’nın geçmişinin glam olduğunu düşünürsek çok trajik bir durum.)

Aklıma gelenler bunlar. Hayır thrash, grunge olmasa müziğin kendi içdinamikleri nedeniyle gene etkisini yitirecekti. Çünkü mizacı gereği yeraltında olmalıdır. Ancak bugün metal yapan grupların içinde o kadar küçük bir oran salt oldschool thrash yapıyor ki bu metale ihanettir. O kadar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder