1 Ağustos 2008 Cuma

Metallica... 15 yıl önce... 15 yıl sonra...

Senyor Devioli 93’den sonra 2008’i de gitti, gördü, yazdı...

1993… 24 yaşındayım… James Hetfield 30, Lars Ulrich 30, Kirk Hammett 31...
2008… 39 yaşındayım… James Hetfield 44, Lars Ulrich 44, Kirk Hammett 45… 1993… Grubun basçısı Jason Newsted…
2008… Grubun basçısı Rob Trujillo…
1993… Türkiye’deki ilk konserleri, mekan İnönü Stadı…
2008… Türkiye’deki üçüncü konserleri, mekan Ali Sami Yen…
1993… Bir Metallica manyağı olarak konserdeyim!..
2008… Load’dan sonra küsen (!), arada sırada Metallica dinleyen bir gazeteci olarak…
1993… Ön grup olarak The Cult sahnede…
2008… Ön grup olarak Pentagram, Sword, hiç Metallica çalmayan, heavy metal düşmanı Radyo Eksen’in DJ’leri ve Dawn…

15 yıl sonra, farklı bakış açısı, farklı bir deneyim… Açıkçası; bana verdiği keyif açısından ikisini kıyaslamak bile istemiyorum. Belki yaşımdan, belki 1993’tekinin ilk oluşundan… 25 Haziran 1993, “eğlence” anlayışımı kökünden değiştiren bir tarih benim için… Metallica ile ilgili eski yazımda değindiğim “Bundan sonra hiçbir şey bu kadar zevk veremez” görüşüm 27 Temmuz 2008 gecesi değişmedi ve değişeceğini de sanmıyorum. Ama, yine de, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük gruplarından birini, kendi ülkemde bir kez daha canlı canlı izlemiş olmak… Olağanüstüydü…

Farklı bir bakış açısıyla Ali Sami Yen’deydim dedim ya… 1993’te, stat tamamen “Metallica”cılardan oluşuyordu. 30 yaşın üzerinde birilerini görmek pek mümkün değildi. Yurtdışı deneyimi yaşayanlar hariç, hemen herkesin ilk Metallica macerasıydı. Zaten o dönemin heavy metal dinleyenleri için Metallica “one and only” idi… 2008’de ise “metalciler” çoğunluktaydı… Yani, Metallica’yı Metallica olduğu için dinleyen gençler ağırlıktaydı. Biraz açayım… Benim gibi eski, köklü hayranları için Metallica; Kill ‘Em All, Ride The Lightning ve Master Of Puppets demektir. Yani, Cliff Burton dönemi… Özellikle Kill ‘Em All, başlı başına bir kült albümdür ve bugün bile grubun en sevilen ilk 3 şarkısı arasına girebilecek Seek And Destroy, bu çalışmanın içinde yer alır. Benim için ise The Four Horsemen’ın çok ayrı bir yeri vardır… Farklı bir sound’u olduğu, biraz da hala iyi bir “remaster”ı yapılmadığı için, yeni nesil pek haz almaz Kill ‘Em All’dan… Ride The Lightning de en az tanınan albümüdür Metallica’nın yeni nesil için…

İşte, belki de bu yeni nesle “Asıl Metallica bu” dedirten bir setlist ile çıktı grup son konserine… Ecstacy Of Gold introsunu saymazsak; 18 şarkının 11’i, sözünü ettiğim ilk 3 albümdendi. Diğer 7 şarkıyı da And Justice For All, Black Album ve Garage Days EP’sinden seçmişlerdi. Load’un, Reload’un ve St.Anger’ın esamesi bile okunmadı. Adeta, “Biz Black Album’den sonra yoldan çıkmıştık” itirafıydı… Bir anlamda; benim “Değiştik” başlıklı yazımdaki görüşlerimi haklı çıkardılar!.. O yazıdan sonra, “yeni nesil”den ipe-sapa gelmez tepkiler almıştım. Umarım bir ders olmuştur; anlayana…

Setlist’ini hatırlayamadığım 1993 konserinde 40-45 bin kişi bütün şarkılara eşlik ederken, 27 Temmuz gecesi çok tanınan ve bilinen şarkıları dışında, neredeyse yalnız kaldı sahnede Metallica!.. Herkes farklı yorumlayabilir ama, Hetfield “Are you still out there?” derken bence biraz sitem ediyordu seyirciye… Whiplash’de, Motorbreath’de, Last Caress’de headbang yapanı hiç görmedim neredeyse… Örneğin; ben yaşımdan ötürü headbang yapmak yerine (!), şarkılara sözleriyle eşlik etmeyi yeğlerken, yanımdaki 1993 doğumlu kızların, önümdeki tahminen 20’li yaşlardaki çiftin, birbirlerine “Bu hangi şarkı?”, “Bu hangi albümden yahu?” dediğine şahit oldum… Seyirci profilinin ilginçliği, 15 yıl öncesinden farklı olarak, bu kez aralarında müthiş yaş farkı olanların konsere gelmesiydi. Kimi çocuğu, kimi yeğeni veya kuzeniyle Ali Sami Yen’deydi… Bu da, rock’ın, heavy metal’in ve Metallica’nın “ölümsüz” oluşunun en güzel örneğiydi bence… Grubun tüm üyelerinin sahne performansı müthişti. Bireysel olarak dünyanın en iyi müzisyenleri arasında gösterilebilecek Hetfield, Hammett, Ulrich ve Trujillo beni yine yanıltmadı. Sadece, Hetfield’ın yaşından ötürü vokalde biraz zorlanacağını düşünüyordum ama, bu kadar sert ve hızlı bir setlist’e rağmen hiç hata yapmadı. Bir kez daha “büyük” olduğunu kanıtladı.

Hetfield’ın konser sırasında seyirciyle iletişimi bazıları için sürpriz olabilir. Eskisi gibi küfür, tükürük vs. yoktu hiç!.. Bazı meslektaşlarım bu konuyu gazetelerinde değerlendirirken, “Artık bir aile babası olduğu için yapmadı” demişler… İlgisi yok… Some Kind Of Monster’ı izleyenler bilir… Uzun süreli alkol tedavisi sürecinden sonra ciddi bir değişime uğradı Hetfield. Ayrıca, 15 yıllık prodüktörleri Bob Rock ile yollarını ayırıp Rick Rubin ile anlaşarak, adeta imaj değiştirdiler. Bu değişim, yalnızca yaşamlarına değil, müzikal kariyerlerine de yansıdı. Örneğin; eylül ayında piyasaya çıkması planlanan Death Magnetic albümleri için çok farklı bir promosyon turu yapıyorlar. Albüm çıkmadan önce, eski şarkılarıyla hayranlarının karşısına çıkarak, kendilerini hatırlatıyorlar. Bu tip bir turne yapan var mı; bilmiyorum… İstanbul dahil, tüm Avrupa turnesi boyunca da aşağı yukarı aynı setlist’i çaldılar.
Bu, Death Magnetic’in 80’lerdeki üç kült albüme yakın olacağının bir işareti adeta… Nitekim Hetfield, izlediğim birkaç röportajında, yeni albümün bu üçüne yakın olacağının sinyalini verdi. İlginçtir, 27 Temmuz gecesi sahneye çıkmadan önce Türk basın mensuplarıyla sohbet ederken de şöyle bir ifade kullandı: “Hayranlarınızın istediği gibi müzik yaparsanız, sonunda onlar müzisyen olur! Siz kendinizin beğendiği şeyi yapacaksınız…” 90’ların sonuydu yanılmıyorsam, okuduğum bir röportajında Bob Rock bunun tam tersi ifadeler kullanmış ve “Metallica hayranları böyle istiyor” demişti… Bu arada, grubun yeni prodüktörü Rick Rubin’in “Death Magnetic’te Ortadoğu ezgileri de olacak” dediğini hatırlatayım… Bundan birkaç ay önce, Death Magnetic’in demo kayıtları geçmişti elime… Aslında tam demo da denemez… Stüdyoda şarkıları hiç işlenmemiş haliyle öylesine çalıyorlardı. Birkaç kez dinleyip beğenmemiştim ve “Değiştik” başlıklı yazımda bu konuda fikir beyan etmiştim… İyi halt etmişim! Artık, Load, Reload ve St.Anger’dan sonra “Gerçek Metallica”yı bekliyorum.

Konser bitiminde, “değişen” Hetfield’ın dizlerinin üzerine çökerek teşekkür etmesi, eski Metallica hayranları için sıra dışı bir deneyimdi. Sahne arkasındaki dev ekranda kameraların yardımıyla yaptığı parmak hareketleri de gecenin en eğlenceli anlarından biriydi. Hammett, Ulrich ve Trujillo da seyirciyle konser bitiminde çok iyi iletişim kurdular, bolca pena hediye ettiler… 350 liranıza kıyıp sahne önünden bilet alsaydınız, Hetfield, Hammett veya Trujillo’nun imzalı penalarından birine sahip olma şansınız artardı!

Önce taraftar, sonra da spor basınının mümtaz bir şahsiyeti olarak (!) Ali Sami Yen’e pek çok kez gitmişliğim vardır maçlar için... Açıkçası, 27 Temmuz gecesi konser öncesinde de çok eğlendim… "Maç tayfası”nın konsere geldiği belli oluyordu. Metallica sahneye çıkmadan önce yapılan Meksika dalgası, “Metallica ooleeey” tezahüratı, hatta “üçlü” girişimi çok hoştu… Amigo eksikliği kendisini hissettirdi biraz ama, olsun!… İşin organizasyon tarafı, beklediğim gibiydi… Seyircinin stada girişi, “Buldum mu geçiririm” mantığındaki su satışı vs. vs… Detayları ekşisözlük’te bulabileceğinizi tahmin ediyorum. Ama ona buna bok atıp tepki göstermeden önce, herkesin kendisine çeki düzen vermesi de gerek… Mecidiyeköy, bira kutusu ve pet şişe çöplüğü gibiydi.. İç iç, yere at… Bu ülkede “metalci” imajı yerlerde sürünürken… Bu ve benzeri türlerde müzik dinleyenler Türkiye’de “kültürlü” sayılırken ve pek çok “karanlık beyinli aydın”dan daha “elit”ken… Bu pislik ne peki? Ayrıca, bilet fiyatlarının pahalı oluşundan şikayet edenler var…

Konserin sonlarına doğru, Güngören’deki iğrenç saldırının haberi geldi ve kulaktan kulağa yayıldı. Rüya gibi bir gece yaşayanlar, Türkiye’nin gerçekleriyle yüzleşip evlerinin yolunu tuttu. Ali Sami Yen ve çevresindeki güvenlik önlemlerinin beklemediğim derecede yetersiz oluşu, üzerinde durulması gereken bir nokta… Allah korusun, o bombalar Mecidiyeköy’de patlasaydı?.. Saldırı 1 gün veya birkaç saat önce gerçekleşseydi, Metallica konserini iptal ederdi tahminimce… Bu satırlardan Güngören’de ölenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Yazı: Senyor Devioli
Fotoğraflar: http://www.metallicakonserresimleri.com/ Met On Tour ve Cengizhan Yeldan

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Hetfield her konserde "are you still out there?" der zaten :)