
Bir yıl daha geçti, gitti. Blogda yaz aylarını oldukça hareketli geçirdik konserler sayesinde. Kafamızda çok proje var yazacak, bakalım ne kadarını zaman bulup yapabileceğiz 2009'da...



Sonrasında Souls yani ruhlar konserleri. Rahatlayamayan ruhları rahatlatacaklarmış, ondan bu ismi seçmişler. Afiş seçimleri inanılmaz, etkinlik konser değil, başka bir şey sanki! Hani rock müzik evrenseldi? Nerde kaldı barış ve kardeşlik? Yıllar önce yaşanan olayları anımsatmak çok mu önemli? Amaç ne, amaç? Bu konserden sonra iyice sesi soluğu kesiliyor SOAD’ın. Serj Tankian solo album çıkarıyor bir ara, ama grup artık cepten yiyor! 







sıdır ancak bana göre ilk iki albümlerine göre zayıf bir albümdür. Açıkçası dinlerken Blad'ın vokalini aramadım değil. Albümden sonra Anders Johansson ve Peder Johansson gruptan ayrılır ve yerlerine basta Magnus Linhardt ve gitarda Jimmy Hedlund gruba katılır. Bu kadroyla 2005'te Grime vs. Grandeur yayınlanır. Albüm bir önceki albümün başarısızlığını unutturacak kadar iyidir. Albüm yayınlandıktan bir kaç ay sonra beklenmeyen bir gelişme olur ve Mathias Blad vokale geri döner. Grup Blad'ın dönüşüyle stüdyoya kapanır ve 2006 tarihli Northwind isimli albümlerini yayınlar. Yine müthiş bir albümdür,Göbel'li albümlerde göre daha yumuşak ilk iki albüme yakın bir tarzdadır. Falconerın köklere dönüş albümü olmdu. Northwind, Waltz With The Dead, Spirit Of The Hawk albümün en dikkat çekenleridir. Grup 6. albümlerini bu yıl içinde Among Beggars And Thieves adı ile yayınladı. Tipik Falconer sound'ı akılda kalıcı, akıcı, bol ritmli ve güçlü parçalar. Man of the Hour, Mountain Men, Field of SOrrow ve Carnival of Disgust albümün en dikkat çekiciler.

tezahuratlı Run For Your Life’ı ile… Zaten tüm zamanların en istikrarlı grubuna ne denebilir ki?
Bu album MOP gibi zirvedir onlar için. Baştan sona harika parçalarla doludur…

Bu arada 7’’ ülkemizde 45’lik olarak bilinir. 45 de dakikada plağın dönme yani devir hızıdır! Plaklar 70’lerde yoğun olarak üretilmiş, 80’lerde kaset kullanımı ile etkisi azalmış, 90’larda CD’lerin seri üretimi ile sadece kolleksiyoncular ve DJ’ler için sınırlı sayıda basılır hale gelmiştir. 10’’lik plak artık pek üretilmiyor. 12’’lik plakları ise LP (Long play) ya da cd album olarak adlandırılabiliriz. Ülkemizde 33’lük olarak bilinirler. Kabaca plakların her yüzünde beşer şarkı bulunur, süresi de ortalama 20’şer dakikadan 40 dakikadır. Arşivimi karıştırdığımda Queen’in Greatest Hits plağının süresinin 60 dakikaya yakın olduğunu farkettim.
Sonradan cd versiyonuna da eklendi bu parça. Bonus parça eklemek ilk başta az olan satışları özendirmek ya da plaktan daha pahalı olan cd’leri teşvik etmek içindi… Analog plaklardan digital CD’lere geçildikten sonra album süreleri 70 dakikanın üzerine çıkmıştır. Örneğin Metallica’nın And Justice For All albumu iki plakken, tek cd olarak yayınlanmıştı ki bu plak ve cd’nin süre kapasitesiyle alakalı. 
Epeydir müzik dergisi almıyor, Rock popun içine boca edildiğinden beri acaip seçici ve şüpheci olmuş netten süzdüğüm haberlerle idare ediyordum! Geçen Ezequiel Yuxexes aldım diyince ben de bir deneyeyim dedim. Ama moruk bir metalci olarak beğendiğimi de söyleyemeyeceğim. Güven Erkin Erkal’ı saygıyla anar, arada bir programına dikiz atar, ama dergiye para vermem…
Nejat Abilerini, Moğol atalarını feyz almayacaklarsa sittir olup gitsinler:( Mertce biz piyasa rockerıyız, rockdan yararlanır popun nimetlerini sömürürüz diyebilsinler, adam olsunlar!
Sonunda Metallica’nın yeni albümünü çıktı piyasaya. Tahmin ettiğimiz gibi son başarısız dönemlerin aksine Metallica tekrar sound ve tarz olarak zafer yıllarına, yani 80’lere döndü. Sololar, riffler, sertlik dozunda. Album en çok Master of puppets ve And Justice for all’u anımsatıyor ki bu bile alıp dinleme gerekçesi! Yalnız yeni yetme metallica'cılar bozulabilir bu işe, anne / baba bu album çok sert diyebilirler:)
Cliff’in ölümü, alkol tedavisi, psikolojik sorunlar, napster davası vs. yıllardır kendilerini müziğe verememelerinin bir yığın nedeni var ve bunların ancak bir kısmını geride bırakabilmişler.


