23 Mart 2008 Pazar

Zindandan zirveye çıkışın öyküsü: Savatage


84 yılında peder Londra’nın meşhur Barnaby St.’ne takım elbisesi ile girip benim metal gruplar listesini tezgahtaki garip kılıklı hatuna uzattığında iki taraf da birbirini acaip süzmüştü kuşkusuz. Peder listedeki bütün albumlerin olduğunu duyunca pek bozuldu ve “ulan bu acaip müzikler nasıl dinlenir” diye bilmem kaçıncı kez söylendi. En sonunda fiyatı makul olan “Welcome to the danger zone” adlı metalin farklı türlerini biraya getiren eşsiz kompilasyonda karar kıldı! Kimler yoktu ki bu plakta? “Megadeth, Exodus, Q5, Tank, King Diamond’un grubu Mercyful Fate, efsane Japon grubu Loudness, toprağı bol ola Punk kralicesi Wendy O.Williams”. İşte Savatage de Dungeons are calling’le yer almıştı bu plakta. Acı çeken vokal introsu ve kapanışındaki kapı efekti ile gerçekten hücreyi yaşatıyordu, dungeons. Dungeons are calling EP olarak yayınlanmisti ve kısa süre sonra Power of the night albumu Dorian Gray Bant Kayıt Studyosu’na düşer düşmez doldurttuk. Bu album uzay efektivari synthleriyle harikadir, her daim dinlenir. O dönemin metal gruplarından ayıran da synth’lerdi. Bağnaz metalciler müziği yumuşattığı gerekçesiyle kesinlikle synth istemezlerdi. Ancak Savatage bunu gercekten layikiyla yaparak önyargıları yikti ve bircok gruba da bu yonde ilham kaynagi oldu:) Sonra fight for the rock albumu ile çuvallasalar da sonradan Apocalyptica’nın tekrar gündeme getirdiği Hall of the mountain king’le tekrar yukselişe geçtiler. Bu albumde progressive öğeler ilk kez kullanıldı ve essiz 24 Hours Ago da bu albumdeydi. Albumde Grieg’in klasik eserinin metal yorumu prelude to madness muthişti ve ilerde klasiklere bol bol yer verecekti albumlerinde Savatage… Bir çok metal grubu piyasadan silinirken Savatage 89 Gutter Ballet albumunde synth yerine piyano kullanarak metal opera’yi baslatti. Jon Oliva’ya Phantom of the Opera’yı seyretmek yetmişti:)Bu albumle muazzam ballad’ları da başladı Savatage’in, misal When the crowds are gone. Ama klasik Savatage tarzı da korunuyordu…91 albumu Streets’de de metal opera tarzı aynen devam etti. Essiz Jesus Saves de bu albumdeydi, ballad’ların sayısı ise iyice artmıştı… 90 başları metal grupları için zor dönemlerdi. Tavır olarak popüler müziğe aykırı kaldıklarından dönemin ruhuna uygun bireysel grunge patlamıştı. Brit pop’la gitarlar iyice yumuşamış metal grupları demode kalmıştı. Bu şartlarda Streets albumu satışlarına ciddi darbe vurdu grunge! 93’de de grubun yetenekli gitaristi Cris Oliva sarhoş bir şoförün hışmına uğrayıp eşiyle birlikte hayatını kaybeder. Ama savatage yoluna devam eder ve aynı yıl Edge of thorns ve 94’te handful of rain’le aynı tarzını inatla devam ettirdi. Kendine yetecek kadar sadık dinleyicisi vardı çok şükür! 95’de Bosna’ya ağıt Dead winter dead çıktı. Bosna’nın dramı, sırp bir gencin Boşnak kıza olan aşkının konsept öyküsü ile anılıyordu. Savatage metalin farkını tüm dünyanın gözlerini kaçırdığı bir drama cesaretle yer vererek bir kez daha ortaya koyuyordu: Dünyadaki sorunlardan kaçmak yerine onu gözler önüne sermek! Anlayana tabi! Mozart cover’ı Mozart and madness ve Christmas Eve’le metal opera ve senfonik metalin de zirvesine ulaşılıyordu… Bu album sonrası Trans Siberian Orchestra’yı kurdu Jon Oliva! Bol bol christmas parcası yaptılar. In the wake of Magellan’da ise gene konsept bir hikaye anlatılıyordu. Ancak bu album söz müzik herşeyiyle zirveydi ve bundan sonra grup için gerileme döneminin başlaması da kaçınılmazdı. Poets and madman de grup konsept hikaye anlayışını sürdürdü ama önceki konsept albumlerin gerisindeydi album özellikle şarkı sözleriyle… Maalesef son konserini verdiği 2002’den beri aktif değil Savatage, bir umutla bekliyoruz tekrar toparlanmalarını…

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Yanlış hatırlamıyorsam Savatage ismi resmi olarak bitti :(