27 Mart 2008 Perşembe

Walking in the Shadow of Whitesnake




So sailing ships dont pass you by... İlk edindiğim Whistesnake albümü Slip of the Tongue'un aklımda en kalan parçasıydı
Sailing Ships. Albüm 80 küsür tarihliydi ama benim edinmem 91-92 falandı heralde. Hatırlayan vardır, Uzelli’nin çıkardığı kapağının sadece dışında baskı olan, iç kısmının boş olduğu albümlerdendi. Dikkatli mi dinlemedim nedir artık bilemiyorum, çokta ilgimi çekmemişti o zaman. Bu gün aslında çok beğendiğim 3-4 tane WS klasiği barındırır içinde. Neyse sonra bir yerlerde okudum sanırım, 1987 isimli albüm çok iyiymiş, çok satmış bilmemne. Tüh dedim yanlış albümü almışız, neyse Slip’i aldığım kasetçiye yine gittim. Aynı model Uzelli marka kaseti alıp koşaraktan eve döndüğümü hatırlıyorum.Still of the Night,
Bad Boys,Give Me All Your Lovin’ diye giderken albüm harbiden uçuyor falan, Coverdale’in o eşsiz sesi gitarlar falan derken birden hasss.. diye kaldım. O ne ya 3-5 sene önce 10-11 yaşındayken içinde Big in Japan, Life is Life gibi 80lerin pop klasiklerinin olduğu karışık kasetimde yer alan slow şarkı.Is this Love’mış adı meğer. Bunu bu herifler mi söylüyormuş ya pekte Hard Rock gibi değilmiş ama neyse diyerekten devam ettim dinlemeye. Kasetin B tarafında başka bir sürpriz beni bekliyordu. Yıllar evvel video klibini görüp, hastası olduğum şarkı Here I Go Again... Unutmuş muydum, WS’in şarkısı olduğunu mu bilmiyordum ondan tam emin değilim ama o gün arka arkaya baya dinlemiştim. (Komikte bir hikayesi varmış yeni öğrendim yazının sonuna koyucam). Neyse, zamanla Metalin daha sert türlerine kaymaya başladıkça Hard Rock gruplarını biraz ihmal etmeye başladım. O kalitesi rezalet WS kasetlerim de ya dinlemekten bozulmuş ya da teyp tarafından akordiyon haline getirilmişti. Bir kaç defa kasetçilerde de aradım ama Uzellinin de batmasından mütevellit piyasada bulamadim. Bu gün sahaflara gitseniz birinde kesin karşınıza çıkar, ben o zaman akıl edemedim. Neyse konuyu dağıtmayalım. Bu Thrash, ve Speed Metal ilgisi Death Metale doğru kaymak üzereyken kesilmeye başladı. Yeniden Hard Rock ve Heavy Metalin klasik gruplarıyla ilgilenmeye başladığım. Scorpions, Rainbow, Saxon... bir süredir bağlarda olan zayıflama nedeniyle ihmal ettiğim albümlerime geri döndüm. İşte bu günlerde başka bir sürprizle karşılaştım, Whitesnake bazılarını yeniden remixlediği pek çok klasiğini ihtiva eden bir Greatest Hits albüm yayınlamıştı. İçinde Here I Go Again’in yeni bir versiyonu ( Ki sonra öğrendim bu WS albümlerinde yer alan 3. farklı versiyonuymuş) ve Slip of the Tongue albümünün single b-sidelarından biri olan Sweet Lady Luck’ta vardı (Albümde yer alacak kadar iyi bir şarkıymış b-side olarak yazık etmişler) ve maalesef Sailing Ships yoktu. Neyse.. ciddi anlamda çok uzun süre dinledim,sonra eski albümlerin cdlerini ucuza satan bir yer keşfetmemle beraber bütün albümlerini edinmeye başladım. Diskografyasını edinmeye başlamamla birlikte WS’in müziğinin 2 ayrı dönemden oluştuğunu, kuruldukları yıl olan 1978den 1984’e kadar olan dönemde daha blues tonları ağırlıklı bir tarz tercih ettiklerini gördüm, özellikle 1979 tarihli Trouble bu dönemlerindeki en iyi albümleri kanımca. 2. dönemleri ise 1984’te yayınladıkları Slide it In’le başlayıp müziğe ara vermeden önce yayınladıkları 1989 tarihli Slip of the Tongue ‘dan oluşan ortamlarda Glam, Pop yada Hair Metal olarak anılan ama bana sorsanız cazır cazır Hard Rock olan dönemdir. Aslında bu iki dönemin birbirinden şu açıdan da farkları var. 1. dönemde Whitesnake’in Britanyada müzik yaptığı 2. dönem ise Amerikaya hareketlendikleri dönemdir. Yayınladıkları o Greatest Hits meğerse yeniden toplanmalarının bir habercisiymiş, Coverdale yeni bir kadroyla, 1997’de WS’i yeniden müziğe döndürdü, yeni albüm Restless Heart . Artık internetti teknolojiydi derken WS’i daha yakından takip edip daha hızlı bilgi alabiliyordum. 1998’de Starkers in Tokyo isimli albümü yayınladılar. Albüm sadece Adrian Vandernberg’ in akustik gitarı ve Coverdale’in sesinden olusan bir unplugged konser albümüydü. Yine bunuda cok dinledim, özellikle sessiz huzurlu zamanlarda...Bunun üstüne uzun bir sessizliğin akabininde yeni bir konser Dvd’si yayinladilar falandi filandi derkeeen. O yine bu yılki gibi arka arkaya konse bombalarının patladığı dönemde bir haber geldi. Whitesnake Istanbula geliyor. İnanamadım uzun süre, ilkez bu kadar çok sevip dinlediğim bir grubun konserine gidecektim. Deep Purple zamanlarından bestesi olan Burn’le birlikte sahneye çıktıkları an hakikaten unutulmazdı benim için... The sky is red, I dont understand, Past midnight I still see the land. People are sayin the woman is damned, She makes you burn with a wave of her hand....

Anlatacaklar bitmez burada keselim şahsi WS otobiyografimle sizlerle birlikte oldum, Bu yıl Good to be Bad adlı yeni bir albüm yayınladılar 6 Temmuzda Def Leppard'la birlikte Masstival’de olacaklar, ben de orada olacağım. Hade Eyvallah şimdilik...

Here I Go Again’in hikayesine gelince 1982’de ki Saints & Sinners albümünde nakaratın sözleri "An' here I go again on my own Goin' down the only road I've ever known Like a hobo I was born to walk alone" şeklindeymiş, ancak Amerikalılar hobo’yu homo zannedince nakaratta "Like a drifter I was born to walk alone" şeklinde değişiklik yapmışlar. 1987 albümünde ve Greatest Hits'teki versiyonlarında bu haliyle söylemişler. Komik ....

Hiç yorum yok: