20 Haziran 2008 Cuma

Titans of Thrash

Gitarist Eric Peterson ve kuzeni Derek Ramirez 1983 yılında Thrash Metal’in doğduğu yerde, California Bay Area’da bir grup kurmaya karar verirler. Thrash Metalin doğup zirveye doğru yükselmeye başladığı günlerdir. Gruplarının adını Legacy olmasına karar verirler. Gruba basta Greg Chistian, davulda Mike Ronchette ve vokalde Steve Souza katılır. Daha sonra gruptan ayrılan Derek Ramirezin yerine Joe Satriani’nin öğrencilerinden Alex Skolnick katılır ve grup bu kadrosuyla 1986 yılında İçinde Alone in the Dark ve Burnt Offerings gibi Testament’in en önemli klasiklerinden kabul edilen iki parçanın bulunduğu 4 şarkılık bir demo yayınlarlar. Kayıtlardan bir süre sonra Mike Ronchette gruptan ayrılır ve yerine Louie Clemente gelir. Akabinde grup bir eleman değişikliği daha yaşar ve Exodus’a geçen Steve Souza’nın yerine Chuck Billy gelir. Grup başka bir değişikliği de isminde yaşar. The Legacy adında başka bir grubun varlığı onları isim değişikliğine iter ve grup Testament adını alır ancak The Legacy adından da vazgeçmezler ve 1987’de yayınladıkları ilk albümlerine bu adı verirler. The Legacy. Muhteşem bir debut albümü olan The Legacy, metalseverlerce çok beğenilir, benimde dahil olduğum pek çoklarına grubun gelmiş geçmiş en iyi albümü olarak kabul edilir. İçinde her biri klasik olan 9 parça bulunur. Hangi birinin adı geçmeli ki, demolarında yer alan Alone in the Dark, Burnt Offerings ve Raging in Waters’ın Chuck Billy tarafından söylenmiş versiyonlarının yanında ilk kliplerini çektikleri şarkı olan Over the Wall,Apocalyptic City ve Do or Die gibi klasikleri bulundurur. Alone ve Burnt’ü Heavy Metal tarihinin en iyi parçaları arasına sokarım o derece... Albüm akabininde Antraxla birlikte Amerika ve Avrupa turlarlar. Turne sonunda 5 şarkılık Live at Eindhoven EP’si yayınlanır. 1988’de The New Order albümü piyasaya sürülür. Grup ilk albümlerindeki başarıyı ve çizgiyi aynen devam ettirmiştir. Albümde Trial by Fire, The Preacher, In to the Pit, Disciples of the Watch ve The New Order gibi klasiklerin yanında bir Aerosmith coverı olan No Body’s Fault’ta bulunur. Özellikle Trial by Fire ve The Preacher candır. Albümden sonraki dünya turnesinin bitimiyle Practice What You Preach albümün kayıtlarına başlanır ve albüm 1989’da yayınlanır. İlk ikisi kadar olmasa da buda iyi bir albümdür, özellikle albümle aynı adlı eser, Sins of Omission ve Greenhouse Effect birer klasik olur. Ticari anlamda da en büyük başarıyı getiren albümdür. Ayrıca sözlerde politika ve sosyal hayata ilişkin konularda bir artış görülür. 1990’de Souls of Black yayınlanır. Souls of Black albümün en önemli parçasıdır, ayrıca The Legacy isimli bir baladda mevcuttur albümde. Çıkardıkları ilk 3 albüme oranla zayıf bir albüm olur ancak yine de listelerde önemli yerlere gelir. Bu gün Oldschool Thrash diye adlandırdığımız eski Thrash tarzındaki son albüm olur.Yavaş yavaş Thrash Metal’in etkinliğini kaybetmeye başladığı yıllar gelmiştir. Metallica’da Megadeth’te Anthrax’ta hep tarz değişiklikleri yaşanmış, başka yönlere doğru kaymaya başlamışlardı. İşte böyle bir ortamda 1992 yılında Testament orijinal kadrosuyla kaydettikleri son albüm olan The Ritual’ı yayınladı. Albüm Thrash kalıplarından uzak daha çok klasik Heavy Metal’e yakın bir albümdü. Ayrıca The Ritual’da Testament’in soundu ve kayıtları o eski underground halinden uzaklaşmış daha profesyonel ve daha dijital bir hal almıştır. Electric Crown, Let Go of My World ve Return to Serenity gibi klasikleri barındıran albüm sonrası grup içinde sorunlar baş göstermeye başladı, Skolnick ve Clemente daha populer bir metal soundu isterken, Billy, Peterson ve Christian ise klasik thrashten yana tercihte bulunur. Bu fikir ayrılıkları Alex Skolnick ve Louie Clemente’nin gruptan ayrılmalarına neden olur. Alex Skolnick önce Savatage’e geçer, sonra da kendi Caz Trio’sunu kurar. Testament’e de gitarda Glen Alvelais ve davulda Paul Bostaph dahil olur. Bu eleman değişiklikleri uzun yıllar dikiş tutmaz bir hal alan ayrılıkların bir başlangıcı olacaktır. Yeni kadrosuyla grup 1993’te Return of the Apocalyptic City isimli ikinci konser EP’lerini yayınlarlar. Ep Heavy Metalden Thrash’e yeniden dönüşün habercisi niteliğindedir. Albümden sonra Alvelais ve Bostaph gruptan ayrılır. Bostaph Slayer’a geçer. Yerlerine davulda Exodus’tan John Tempesta ve gitarda Death, Cancer ve Obituary’den tanıdığımız James Murphy gelir.Bu kadroyla 1994’te Low’u yayınlarlar. Eski tarzlarından farklı olsa da yine de Thrash’e geri dönmüşlerdir. Ayrıca James Murphy’nin de etkisiyle Dog Faced God gibi bazı şarkılarda death metale kayışlar söz konusu olmuştur. Bunu dışında Low ve Hail Mary gibi güzel parçaların yanında kendisi de Kızılderili olan Chuck Billy’nin Kızılderililer için yazdığı Trail of Tears’da bulunmaktadır. 1995'ye ilk konser albümleri Live at the Fillmore yayınlanır. Eleman değişiklikleri yine durmaz. Bir grup gelgitten sonra 1997’de Chuck Billy, Eric Peterson, Derrick Ramirez ve Gene Hoglan’lı kadrosuyla 4 kişi olarak Demonic albümünü çıkarır. Eric Peterson bu albümde hem ritim hemde lead gitarı çalmıştır. Bu albümde thrash az death çok olmuştur. Bir kaç parça olmasa bir death metal albümü olarak anılabilir. İyi bir albümdür ama fanlarını Testament’ten beklediği şey death metal değildir. Çokça beğenilse de eleştirilerde alır. Bu arada grup bir best of yayınlar, bu best of’un güzel yanı içinde Scorpions’tan The Sails of Charon ve Aerosmith’ten Draw the Line isimli parçalar bulunur. Yine eleman gitgellerinin akabininde 1999’da The Gathering’, yayınlarlar. Kadro bu sefer Chuck Billy, Eric Peterson, James Murphy, Steve Digiorgio ve davulda bir Slayer efsanesi olan Dave Lombardo. Bu sefer çok sert bir Testament vardır karşımızda, bu sefer bir öncekinin tam tersi olarak genelde thrash metal ağırlıklı parçaların yanına birkaç tane death metal parçası yerleştirilmiştir. İçinde DNR, 3 Days in Darkness ve The Legions of the Death gibi mükemmel parçalar vardır ve çıktığı yılın en iyi metal albümlerinden biri gösterilir. Ancak uğursuz bir albüm olur. Gitarist James Murphy’nin beyninde tümör olduğu anlaşılır ve tedavi için gruptan ayrılır. 2001’de ise asıl şok yaşanır Chuck Billy’de bir tür testis kanseri vakasına rastlanır. Ağustos 2001’de arkadaşları Chuck Billy için Titans of Thrash festivalini düzenlerler. Festivale Exodus, Vio-Lence, Flotsam and Jetsam, Sadus ve S.O.D. gibi gruplar katılır. Konserin asıl sürprizi The Legacy kurulduğu Steve Souza’lı Alex Skonickli kadrosuyla sahnededir. Festival’in akabininde Chuck Billy hastalığı tamamiyle atlatır. Bu arada Alex Skolnick ve John Tempesta gruba geri döner. 2001’in sonlarına doğru stüdyoya girerler ve ilk iki albümlerinden seçilen bazı şarkıları yeniden çalarak First Strike Stil Deadly isimli albümlerini yayınlarlar. Albüm’ün kapanış şarkıları Alone in the Dark ve Reign Terror’ü Steve Souza seslendirir. Fanlar albümü pek beğenmezler ama benim çok uzun süre dinlediğim albümlerinden biridir. Eski parçalarının yeni teknolojik imkanlarla kayıt edilmesi bence güzel bir fikir olmuş, neyse.... Billy’nin tamamen iyileşmesindan sonra 2003 itibariyle yeniden konserlere başlarlar. Bu arada John Tempesta gruptan ayrılır yerine Sadus’tan John Allen gelir. Davulcu konusu bir türlü yerleşemez. Giden gelen bir türlü bitmez. Bu arada Chuck Billy ve Steve Souza daha önce sözünü ettiğimiz Dublin Death Patrol adı altında bir proje grubu kurup takılmaya başlarlar. 2003-2005 arası aslında grup dağılmış gibidir. 2005 yılında 10 days in May adı altında bir turne programına başlarlar. Kadroda Cuck Billy, Greg Christian, Alex Skolnick , Eric Petersondan oluşur davulda ise Louie Clemente ve John Tempesta birlikte takılmaktadırlar.

Bu toplanış gruba yeniden hayat verir ve bu klasik kadrosuyla Avrupa, Japonya ve ABD’yi turlamaya başlarlar. 2005’te Londra konserlerini DVD olarak yayınlarlar. Bu turne sırasında Türkiye’ye de gelirler. 2007’nin başlarından itibaren yeni albüm söylentileri dolanmaya başlar, grup çıktıkları bazı konserlerde yeni albümde yer alacak şarkıların bazılarını çalmaya başlarlar. 2008’de 2001’deki The Gathering’den bu yana yayınladıkları ilk albümleri piyasaya çıkar. The Formation of Damnation. Albümle daha evvel bir yazı yazdığımız için o kısmı geçiyorum ancak albüm çok beğenilir. Metal Hammer tarafından 2008’in en iyi metal albümü seçilir. Grup yeniden turnelere başlar. Bu turne için yaklaşık 24 saat sonra İstanbul’da Parkorman’da konser verecekler. Bendeniz de orada olup bu Thrash efsanelerini yeniden izlemenin hazına varacağım. Konser yazısı Pazar günü burada...

Hiç yorum yok: