8 Haziran 2008 Pazar

"Accept" What They Do, Cause They Do It Right!


Alman gruplarında 80’lerde akla ilk Scorpions gelirdi ki bunda yaptıkları balad’ların büyük etkisi vardır. Halbuki bence Metal denince akla gelen ilk Alman grubu Accept olmalıdır. Nasıl anlatılır ki Accept’in müziği. Vokal AC/DC’nin Brian Johnson’unu anımsatır. Gitarlar 81'den itibaren NWOBHM’in etkisiyle jilet gibi hızar gibi sertleşir, ayrıca Wolf Hoffman melodik sololarıyla en iyilerdendir.

Evveline gidersek ilk album 79 tarihli Accept’dir ve ilk döneminin karakteristik özelliklerini taşır: Daha yumuşak, hardrock denebilecek bir tarz! Scorpions’un aynı dönemine benzer bir çok yönden. Açılıştaki Lady Lou eğlenceli bir parçadır. Üçüncü şarkı vokalinde basçı Baltes’ın yumuşak sesinden harika bir slow olan seawinds. Bu albumden hoş bir başka parça da hızlı ritmli That’s rock’n roll. Bu arada Udo daha sesin sınırlarını farketmemiş, henüz fazla çığlık atmıyor.


80’de ikinci album I’m a rebel gelir, açılıştaki aynı isimli parça glam tadındadır. Şarkının bestecisi Alexandre Young’un, AC/DC’den Angus ve Malcolm’un kardeşi olduğunu söyleyelim. Albumde Bascı Baltes bu sefer iki slow soyler, no time to lose ve the king. Özellikle ikincisi tüm zamanların en güzel baladlarındandır. Bir çok insan bu şarkıyı Scorpions’un zannediyor olabilir. Tabi dedik ya ilk dönemleri yumuşak, ikinci dönemde slowları da Udo söyleyecek, hazır olun:)Album genelde ilk albumden daha iyidir.

81’de Breaker çıkar. NWOBHM, etkisini birçok grupta olduğu gibi Accept’de de göstermiş, gitarlar sound olarak sertleşmiş, kendini bulmuştur. Yükselme devrinin müjdecisidir bu album. Açılıştaki Starlight’ta hızlı ritm yanında Udo’nun çığlıkları dikkat çeker. Breaker bizce Accept’in tarzını bulma şarkısıdır. Sert hızlı, zaman zaman melodik, dinamik… Ağır ritmli harika parça Can’t stand the night’da Udo inanılmaz çığlıklar atar. Bir ara solo gitarla kapışırlar adeta. Ve Feelings’le grubun manifestosu da gelir!

Accept what we do
This message to you
Is rock forever and ever
We’ve still got to feel
The music is real
And we’ll rock’n’roll forever, forever

Bu albumle birlikte artık şarkı ayrımı yapamadığımız dönemi başlıyor Accept’in, yükselme devri diyelim ki 86 Russian Roulette’e kadar sürecektir… 82 Restless & wild o güne kadarki en iyi albumdur ve Accept’in son özelliği olan Kızılordu korosunu çağrıştıran bas vokaller de bu albumun kapanışındaki Princess of the dawn’la start alır ki bu parça melodik solosu ile en iyilerdendir. Açılıştaki Fast as a shark da speed metale giriş dersidir adeta. 83’de tüm zamanların en iyi albumlerinden Balls to the wall gelir. Özellikle tüm Accept özelliklerini barındıran Loosers & winners’a dikkat! Balls to the wall şarkısı da insan haklarını işler, misyonu Berlin duvarını yıkmaktır, daha önce değinmiştik. 85 Metal Heart’la zirve devam eder. Bu albumle sound artık trash metal hudutlarına dayanmıştır. Metal Heart’ın gitar solosu da en iyilerdendir.

86’da Russian Roulette hoş album kapağıyla önceki albumler kadar olmasa da iyi bir albumdur, bol bas vokal vardır içinde… 87’de UDO gruptan kopup solo takılmaya başlayınca Accept’in süper dönemi de ansızın bitiverir. 89’da Udo’suz tek album Eat the heat çıkar. Ben niyeyse bu albumu de sevmiştim. Özellikle harika klibiyle Generation Clash iyidir. Ancak artık ne Accept, ne de UDO albumleri eski yukselme devri ile kıyas yapılamayacaktır. UDO’nun ilk iki albumunden sonrasını hiç dinlemedim zaten.

90’larda tekrar bir araya gelerek üç stüdyo albumu daha yaparlar. Yalnız bas vokaller geri vokal tadındadır, o kadar baskın değildir! 93 Objection overruled fena değil ve sound sert. Açılıştaki aynı adlı parçamız, slow Amamos la vida, güzel solosu ile Slaves to metal öne çıkan parçalar. 94 Death Row’da yaratıcılık yok, üç album içinde tartışmasız en kötüsü, bir de Generation Clash’ı UDO ile tekrardan yorumlayıp katletmişler:( Bu albumden enstrumental Pomp and circumstance’i dinleyin yeter ki o da klasik müzik apartması zaten.

96’da predator çıkar, daha melodiktir: Açılıştaki Hard Attack iyidir, ikinci Crossroads son dönemki en iyi parçalarındandır Accept’in! Don’t give a damn’i de AC/DC sevenlere tavsiye edelim. Crucified’da Agnostic Front parçası, Accept yorumu da güzel olmuş! Bu albumde bazen orta doğu, bazen kuzey Avrupa’nın kaotik ezgileri ile Accept son studyo albumunde müziğini zenginleştirerek güzel bir veda eder, tüm vokaller Udo’ya ait değildir yalnız. Bir de 2002’de çıkan EP var: Rich and famous diye eğlenceli, hızlı ritmli bir rock’n roll parçası.

1 yorum:

Ezequiel dedi ki...

I'm a Rebel'ın asıl ilginç yanı AC/DC'nin hiç yayınlanmamış bir şarkısı olmasıdır. Dirty Deeds albümü için kaydedilmiş ve hiç yayınlanmadığı gibi dünyada dinleyen 4-5 tane şanslı insan söz konusu. Orijinali asıl sahibi tarafından hiç yayınlanmamış bir şarkıyı coverlamış diyebilir Accept için. Çok acayip.